Bu henüz bir kahve değil. Her sabah bizi güne başlatan o mucizevi içecek olması için önünde bayağı uzun bir yol var. Dünyanın en kaliteli kahvesinin üretildiği bu toprakları gezmeden önce bir kahvenin elimizde tuttuğumuz fincanın içine ulaşması için kat etmesi gereken yolun bu kadar uzun olduğunu bilmiyordum. Kolombiya’nın dünyaya en iyi kahveleri armağan eden bu topraklar ülkenin iç kısmında dağların ve vadilerin oluşturduğu Armenia eyaletinde yetiştiriliyor.Önce dünya haritasına bir bakalım...
Read more...Welcome to Colombia’a coffee zone where world’s most high quality coffee is grown throughout the year. In Spanish they call it ‘Eje Cafetero’; it is the interior region of Colombia, the State of Armenia made up with mountains and valleys with a suitable climate throughout the year for coffee growing.First let’s have a look at world map: Brazil, Vietnam, Colombia, these three countries produce the 56 % of the whole coffee in the world. Yet the Colombian coffee is known as having the best...
Read more...Pablo Neruda Vakfı sayesinde bugün şairin yaşadığı üç ev de (Santiago, Valparaiso ve Isla Negra) ziyaretçiye açık. Santiago’daki bu ev 1953 yılında Neruda’nın o dönemde gizli aşkı Matilde için yaptırılmış. Ve o zamandan ölümüne kadar (darbeden birkaç gün sonra 1973’te) Matilde ile birlikte kendisinin de yaşadığı ev olmuş.Bir kayalığın üzerinde birkaç kattan oluşan ev egzantrik objelerle dolu. Mutfak, yemek salonu, oturma odası, yatak odası, kütüphane ve çalışma odası hem mobilyalar hem de...
Read more...Thanks to Pablo Neruda Foundation the three houses of the poet in Santiago, Valparaiso and Isla Negro can be visited today. We are now at one of his houses, ‘La Chascona’ that is located at the Bellavista neighbourhood in Santiago. It was built in 1953 by the poet for his lover Matilde, still secret at that time, and was later used by the couple till the death of the poet a couple of days later to the coup in 1973.It is a nice house built on a hill, filled with eccentric objects, you visit...
Read more...Gelelim Panama Kanalı’nın hikayesine. Panama Kanalı yaklaşık 80 kilometrelik Pasifik ve Atlantik Okyanuslarını birbirine bağlayan insan yapımı bir su kanalı. Fransızlar 1881’de kanal çalışmasına başladılar ve yaklaşık yirmi üç yıl boyunca devam ettiler. Hem yüksek maliyetler, hem de ölen işçilerin sayısının artması (sarı hummadan dolayı otuz binden fazla işçi ölmüş) projeyi bırakmalarına neden almış. 1904’de Amerikalılar tarafından yeniden ele alınan proje 1914’te tamamlanmış. Kanal sayesinde...
Read more...Let’s talk about the story of the Panama Canal. When you visit the Miraflores Locks you watch the passing of the vessels by the Canal, you also visit the Museum where various information are provided. French started the project in late 19th century and worked on it from 1880 to 1901, however they had to quit the project due to high mortality rates (more than thirty thousand workers died due to yellow fever) and costs. In 1903 the Americans started over again and finished it in eleven years....
Read more...Panama şehrinin Amador bölgesinde deniz kenarında renkli ve egzantrik görünümü ile tanınan ünlü mimar Frank Gehry imzalı bu bina Bio çeşitlilik üzerine temellendirilmiş hem Panama’ya hem de dünya coğrafyasının nasıl şekillendiğine dair bilgiler veren çok değerli bir müze. Panama Kanalı’nı ziyaret ettiğinizde Miraflores Locks ile kombine bir bilet alıp burayı gezmenizi tavsiye ederim. Çünkü yaklaşık otuz-kırk senede tamamlanmış kanalın öncesinde nasıl milyonlarca yıl boyunca oluştuğunu...
Read more...Biomuseum is mostly known as the architectural piece by the famous Frank Gehry with its colourful appearance from the outside. It has lots of valuable information about how Panama geographically changed the world. I recommend you to buy a combined ticket for Miraflores Locks and Bio Museum and visit the two of them at once. You then will come to think how the millions of geographical formation was challenged by the man kind in only thirty years. Biodiversity Museum gives you well explained...
Read more...Ubud yazarlar festivali, Güneydoğu Asya’nın önde gelen edebiyat festivali, 2016’da Ekim ayının sonunda 13.sü gerçekleşti ve hem Endonezyalı hem de diğer ülkelerden onlarca yazarın, editörün, aktivistin, bloggerın, okuyucunun katıldığı festival seminerler, film gösterimleri, şiir yarışmaları, kitap tanıtımları ile katılanlara dopdolu dört gün geçirtti. Festivalin ana teması ‘Tat Tvam Asi’, tam bir tercüme ile ‘Ben senim, sen bensin’ aslında kökleri kadim Hint yazıtları Upanişadlara kadar giden...
Read more...Ubud Writers and Readers Festival is the leading literary festival of South East Asia. The 13th of the festival was held in October 2016, with a diverse mix of Indonesian and international writers, readers, editors, bloggers, activists and during four days people from around the world exchanged ideas, participated in seminars, watched movies, read poems. This year’s theme was ‘Tat Tvam Asi’, ‘I am you, you are me’, a rooted philosophy with its origins back in Upanishads wrote in Sanskrit more...
Read more...Prado müzesinin birinci katı, on iki numaralı odası, yan yana duran portrelerin ortasında diğerlerinden ayrılan bir resim. Resimdeki dokuz kişi bir odanın içinde, tam ortada resmin odak noktası bir küçük kız çocuğu ve yanında bakıcıları olduğunu anladığımız iki genç kız. Sağ köşede bir cüce ile bir erkek çocuğu, yerde bir köpek, arkalarında orta yaşlı bir çift. Sol köşede ressam elinde paleti ile tuvalinin önünden yana doğru eğilip karşıya, herhalde resmettiği şeye bakıyor, tuvalde ne...
Read more...Prado Museum’s first floor, room number twelve, section Spanish Painting, the walls of the circular room is lined with portraits, right in the middle of the room a painting that differs from others. We see a party of nine people inside a room with a high ceiling surrounded by paintings on the walls, a little girl in the middle and next to her two teenage girls who look like they are taking care of her. On the right a dwarf, next to him a little boy or another dwarf, a dog is lying in front of...
Read more...İngiltere merkezli Hay Festivali’nin Latin Amerika’daki uzantısı Cartagena de Indias Hay Edebiyat Festivali yakınlarda yapıldı. Gelecek vaad eden kırk yaşınının altında otuz dokuz Latin Amerikalı yazarın ismi açıklandı ve birçok festival etkinliğinde yer aldılar. Bu yazarlar kırk yaşını geçmemiş, yayınlanmış en az bir kitabı olan, Latin Amerika’nın on altı ülkesinden seçilen genç yazarlar, Latin Amerika’nın ‘yeni’ sesleri, ‘yeni’ hikaye anlatıcıları.Kolombiya gibi bir ülkede ya da Latin...
Read more...The UK based literature festival Hay had recently its Latin American gathering in the city of Cartagenas.Bogota 39 named Latin America’s promising writers under the age of forty who participated many activities within the festival. These writers are writers under the age of forty, with at least one published book, and they are the new voices, the new story-tellers of Latin America.In a country like Colombia or in any other country that witnessed the Latin American ‘boom’ in literature it...
Read more...Yolculuk da bir yol mudur? Anı yakalamanın bir yolu olarak Haiku ustası Matsuo Basho’ya göre evet.“Günler ve aylar sonsuzluğun gezginleri, gelip geçen seneler gibi. Hayatlarını teknelerin üzerinde geçirenler, ya da geç yaşını hala atının yularını tutmuş yürüyenlerin yaşamları yolculuktur, yolculukları evleridir. Ve çoğu yaşamlarının sonu ile yolda karşılaşırlar.” Matsuo Basho’nun “Dar yoldan Derin Kuzey’e” adlı 17. yüzyıl Japonya’sında yaptığı yolculukları anlattığı seyahat günlüğü böyle...
Read more...Is journey one of the ways? For Matsuo Basho, the master of Haiku as a form of capturing the moment, it is.“The days and months are travellers of eternity, just like the years that come and go. For those who pass their lives afloat on boats, or face old age leading horses tight by the bridle, their journeying is life, their journeying is home. And many are the man of old who met their end upon the road.” thus begins the travel diaries of Matsuo Basho in “The Narrow Road to the Deep North”,...
Read more...