Ubud yazarlar festivali, Güneydoğu Asya’nın önde gelen edebiyat festivali, 2016’da Ekim ayının sonunda 13.sü gerçekleşti ve hem Endonezyalı hem de diğer ülkelerden onlarca yazarın, editörün, aktivistin, bloggerın, okuyucunun katıldığı festival seminerler, film gösterimleri, şiir yarışmaları, kitap tanıtımları ile katılanlara dopdolu dört gün geçirtti. Festivalin ana teması ‘Tat Tvam Asi’, tam bir tercüme ile ‘Ben senim, sen bensin’ aslında kökleri kadim Hint yazıtları Upanişadlara kadar giden...
Read more...Ubud Writers and Readers Festival is the leading literary festival of South East Asia. The 13th of the festival was held in October 2016, with a diverse mix of Indonesian and international writers, readers, editors, bloggers, activists and during four days people from around the world exchanged ideas, participated in seminars, watched movies, read poems. This year’s theme was ‘Tat Tvam Asi’, ‘I am you, you are me’, a rooted philosophy with its origins back in Upanishads wrote in Sanskrit more...
Read more...2017 Eylül’ünde başlayıp Aralık ayına kadar 16 ülkede 32 şehirden fazla yerde gerçekleşen Bienalsur 350 sanatçı ve küratörü bir araya getiriyor. Kendini kendi kartografisini çizen Bienal olarak tanımlıyor. Buenos Aires Bienal’in 0 noktası.Kasım’ın ilk günleri Buenos Aires’te ilkbahar, limana vardığımızda deniz kokusu, Göçmenler Müzesi’nin girişinden başlayarak üçüncü kata kadar size eşlik eden cam kavanozlardaki mumların kokusu daha defile başlamadan sizi başka bir dünyaya taşımaya yetiyor....
Read more...This year (2017) from September to December Bienalsur brings 350 artists and curators in 32 cities and 16 countries, taking Buenos Aires as its zero point. It defines itself the Biennial that draws its own cartography.It is the first days of November which is spring time in Buenos Aires, I arrive to the port where the Hotel Museum of the Immigrants is located, candle lights line the hallway spreading a delightful aroma to the air and as I climb the stairs to the third floor I hear music and a...
Read more...Gece, etrafımız zeytin ve çam ağaçları ile kaplı, yukarıda yıldızlar, kayanları yakalamaya çalışıyoruz ara ara gözlerimizi gökyüzüne çevirerek. Oturduğumuz tahta basamakların karşısındaki sahnede eski bir piano, bir çello ve bir viyolonsel ve yanlarında iki kadın opera şarkıcısı on yedinci yüzyıl İtalyan bestelerini seslendiriyor. Aşk, kıskançlık, ölüm, hayatın boşluğu, yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen aynı duygular, yaşadıklarımıza benzer hikayeler. Hortus Concululus adlı konser on...
Read more...The night has fallen, on our wooden banks we raise our heads to catch the shooting stars, around us are the olive and pine trees, while we listen to the 17th century Italian music sang by opera singers on the stage everything is just in perfect harmony to make this night special. The concert named Hortus Conclusus takes the 17the century Italian baroque music when a group of musicians asked what was the core of music, the part that was unchangeable and eternal to music art and interprets it...
Read more...Gece, etrafımız zeytin ve çam ağaçları ile kaplı, yukarıda yıldızlar, kayanları yakalamaya çalışıyoruz ara ara gözlerimizi gökyüzüne çevirerek. Oturduğumuz tahta basamakların karşısındaki sahnede eski bir piano, bir çello ve bir viyolonsel ve yanlarında iki kadın opera şarkıcısı on yedinci yüzyıl İtalyan bestelerini seslendiriyor. Aşk, kıskançlık, ölüm, hayatın boşluğu, yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen aynı duygular, yaşadıklarımıza benzer hikayeler. Hortus Concululus adlı konser on...
Read more...The night has fallen, on our wooden banks we raise our heads to catch the shooting stars, around us are the olive and pine trees, while we listen to the 17th century Italian music sang by opera singers on the stage everything is just in perfect harmony to make this night special. The concert named Hortus Conclusus takes the 17the century Italian baroque music when a group of musicians asked what was the core of music, the part that was unchangeable and eternal to music art and interprets it...
Read more...Roma’nın kuzeyinde yer alan Umbria bölgesinin başkenti Perugia’ya Roma’dan iki buçuk saatlik bir tren yolculuğu ile ulaşıyoruz.Sanki kurulduğu Ortaçağ’dan beri hiç değişmemiş, taş duvarları, dar sokakları, binalar arasındaki köprüleri, pastel kahverengi rengi ile şehri ilk adınlaya başladığınız anda sizi içine alan bir yer. Şehir ondördüncü yüzyılda kurulan üniversitesi ve bir diğer yabancılar üniversitesine ev sahipliği yapıyor; bir öğrenci şehri ve bir sanat merkezi olarak tanınıyor. Şehri...
Read more...We reach Perugia, the capital of the Umbria region, located north of Rome, by a two and a half hour train ride from Rome.It's like a place that hasn't changed since the Middle Ages when it was founded, and with its stone walls, narrow streets, bridges between buildings, pastel brown color, it is a place that takes you inside the moment you first start to name the city. The city is home to its fourteenth-century university and another foreigners' university; It is known as a student city and...
Read more...