Teatro Heredia’nın pembe beyaz ışıldayan renklerine hayran hayran baktıktan sonra deniz kenarında yükselen duvarları arkama alıp iç tarafa doğru yürümeye başlıyorum. Ayaklarım beni nereye gittiklerini bilir gibi bu sokağa atıyor, köşede bir kafe, bir dört yol ağzını tutmuş, minik terasındaki bir-iki ufak masa beni çağırıyor, giriyorum. Bir başka gezginle konuşmaya başlıyoruz, muhabbet uzuyor, bir başka hanım bize katılıyor. İçerisi bir kütüphane gibi tavanlara kadar raflarında kitapların...
Read more...I just left behind the white-pink Theatre of Heredia and walk through the street of Carrera 4, without knowing where I am going to; that’s good! Because I arrive at this corner and see a café looking right at the crossroad, with a little terrace where I see two tables. As I go inside I realise that it’s also a bookstore, with books climbing to the ceiling. A heaven! Before I go inside I start having a talk with another traveler, so I sit and have a coffee with him, then a lady next to us...
Read more...