Santiago müzeleri, kafeleri, zengin kültürel hayatı ile başkentin size sunabileceği her şeyi veriyor evet, ama okyanusu görmek istiyorsanız Valparaiso’ya gitmelisiniz!Santiago’dan yaklaşık iki saatlik mesafedeki bu şehir banliyöleri ile birlikte Şili’nin ikinci büyük yerleşim bölgesi. 2003 senesinde kısa adıyla Valpo eski şehri Unesco Kültür Mirası ilan edilmiş. Renkli sokakları ve bohem havası ile hemen tatildeymişsiniz hissi yaratıyor. Şehrin duvarlarında graffitiler, sokaklarda ellerinde...
Read more...Yes, Santiago is full of museums, cafés, restaurants, vibrant cultural life. But if you want to see the ocean you will need to go to Valparaíso!A port city, it is located about two hours drive from Santiago; with its suburbs it is the second most populated place in Chile. Before the opening of the Panama Canal in 1914, at the end of the 19th century, it was an important transit point for ships traveling from the Atlantic Ocean to the Pacific crossing the Magellan Channel. That was the heydays...
Read more...Kyoto’da kaldığım günlerden birini Nara’ya ayırdım. Nara’ya Kyoto istasyonundan kalkan trenlerle gidebilebiliyor, yaklaşık 40 dakikalık bir yolculuk. Kyoto nasıl Tokyo’dan sonra daha huzurlu ve sakin geldiyse Nara’da daha da dingin bir hava karşıladı beni: tarihi önemi ilk başkent olmasından gelen bu yer küçük ve dağın eteklerinde kurulmuş, birçok ziyaret yerini yürüyerek yapabiliyorsunuz, park, ortada dolaşan geyikler, dağ havası iyi geliyor.İstasyondan çıkıp yukarı doğru yürüdüğünüzde...
Read more...I devoted one of the days I spent in Kyoto to Nara. You can travel to Nara in about 40 minutes, taking a train from Kyoto Station. Just as Kyoto seemed peaceful and quiet compared to Tokyo, even a quieter atmosphere welcomed me in Nara: this small city which has historical importance as the first capitol city is located on the outskirts of a mountain. You can walk to most of the attractions. The park, the deer strolling around and mountain air will do good to you.When you exit the station and...
Read more...Tam adı, Cartagena de Indias, kısaca Cartagena. İspanyol sömürge tarihinin başlaması ile birlikte bir liman şehri olarak 1533 yılında kurulan etrafı duvarlarla örülü bir eski kartpostal şehir. Havana’nın sahil şeridine vuran dalgalarıyla Malecon’unu andıran bir havası var. Okyanustan gelen Karayip esintisi, günün her saati, bir özgürlük havası da estiriyor. Buraya ayak bastığım ilk dakikadan itibaren bana bir film setindeymişim hissi yaratan şey bu olsa gerek. Şehrin duvarların beni başı sonu...
Read more...Its full name is Cartagena de Indias, but everyone calls it Cartagena. Long before it became a post card city Spanish came to this place and decided to found a port city surrounded with walls: year 1533. It reminds me Havana’s Malecón, ocean waves breaking on the shore, the gentle breeze coming from the Caribbean sea gives an air of freedom to this place. These walls, maybe, give me that sensation of ‘being in a movie set’, as if I am inside a story with a beginning and an end; it is like the...
Read more...Nordenskjoldgölüne ayrılmadan önce son bir defa daha baktığımda buranın hayatımda gördüğüm en güzel yer olduğunu biliyordum. İsmini İsveçli coğrafyacı Nordenskjold’dan alıyor göl, kendisi buralara gelmekle kalmamış Antartika’da iki sene geçirmiş.Parkın bizim gibi ziyaretçilere açılması altmış sene kadar önce. Torres del Paine ulusal parkı Şili sınırları içinde, dünyanın sekizinci harikası olarak anılan bölge. Benim gibi Arjantin’den ulaşacaksınız El Calafate şehrinden 4 saatlik bir yolculuk...
Read more...When I was looking at the Nordenskjold Lake for the last time I knew that it was the most beautiful place I’ve ever seen in my life. The lake takes its name from the Swedish geographer Nordenskjold, who did not only come here to Patagonia but also spent two years in Antarctica. The Torres del Paine National Park is open to public for about sixty years. It is cited as the eight wonder of the world.If you are not in Chile and you are traveling from Argentina, you will need to make a four hour...
Read more...Sıcak, nem, bacağıma yapışan pantalon, gözlerimi kısmazsam bakamayacağım gökyüzü; Panama’nın eski şehrine tam da öğle saati Karayip güneşi tam tepedeyken vardım ve akşamın geç saatlerine kadar bu ufacık yerde defalarca aynı meydanları ve sokakları yürüdüm. Eğer bir şehirde en çok sevdiğiniz yeri bulduysanız oraya birkaç defa gitmeniz, günün farklı saatlerinde, ışığın başka türlü vurduğu sokakları tekrar yürümeniz, görmediğiniz detaylara gözlerinizi açmanız, mümkünse tanıştığınız her kişiyle...
Read more...The old quarter dates back to 16th century when it was found as a base for expeditions to Inka Empire’s lands in search of gold. You will see many architectural styles: French, Antilles…some of them are being renovated. Two floor houses with colourful doors and wooden windows have balconies on second floor with fer-forge bars and pink bougainvilleas hang down the street. They make the old quarter so picturesque and give the perspective so that you stop every corner and admire it as an artwork...
Read more...Yeşil sahil diye adlandırılan Costa Verde bölgesi, Brezilya’nın Rio de Janeiro eyaletinin Itaguai’den Santos’a kadar olan kısmını kapsıyor. Atlantik Okyanus’una hemen paralel biçimde sıralanan ormanlarla kaplı dağlardan ismini almış ‘yeşil’ kısmı.Rio’dan kalkan otobüsler sahilden Mangaratiba, Conceição de Jacarei, Angra dos Reis’den geçerek beş saatte ulaşıyorlar Paraty’ye. Eski kolonyal şehirlerden Paraty, Minas yani Madenler bölgesinde çıkarılan altın ve diğer madenleri gemilere yüklemek...
Read more...The Costa Verde Region, which is called the Green Shore, encompasses the parts of the Rio de Janerio State from Itaguai to Santos. The ‘green’ part is named after the forested mountains which run parallel to the Atlantic Ocean.The buses which depart from Rio arrive in Paraty in five hours, taking the shore road and passing through Mangaratiba, Conceição de Jacarei, and Angra dos Reis. One of the old colonial towns, Paraty is an old port city which was built in the 16th century to load onto...
Read more...Antônio Francisco Lisboa, diğer adıyla Aleijadinho, Ouro Preto’da doğmuş, ve hayatı boyunca yaşadığı bu yere harikulade eserler bırakmış 18. yüzyılın heykeltraş, mimar, ahşap ustası. Minas Gerais eyaletinin en fazla ziyaret edilen kolonyal şehri Ouro Preto’daki São Francisco de Assis Kilisesi en ünlü eserlerinden (ona atfedilen bu kiliseyi yaptığına dair bir belge olmasa da).Kullandığı stil barok ve rokoko; rokoko aslında barok akımın son dönemini tanımlayan bir akım. Barok stilin doğuşu...
Read more...Antônio Francisco Lisboa, or shortly Aleijadinho, was born in Ouro Preto and lived there all his life. He was a sculptor, architect, and a wooden carver, a master of all these arts. The city of Our Preto, the colonial gem in the state of Minas Gerais, a Unesco world heritage city, hosts many of his works. One of his most famous work is the Church of São Francisco de Assis (though attributed to him, there’s no official document proving that it was made by him, he had somewhat mysterious life)...
Read more...Vietnam’ın eski başkenti Hue, Çin mimarisinin etkisinin en fazla hissedildiği yer. Eski şehirdeki hanedanlık döneminden kalma saray kompleksi, Nguyen imparatorluğu tahtı sarayları, mezarlıkları, tapınak yerleri pagodaları ile birlikte ve Parfüm nehrinin yanıbaşında kurulu Hue kalesi, hepsi Unesco mirası listesinde. 17. ve 19. yüzyıllar arasında feodal bir hanedanlık olan Nguyen krallarının yaşadığı saraylar şehrin ana turistik atraksiyonu. Şehir Vietnam Savaşı’nda ayrışan kuzey güney...
Read more...The ancient capital of Vietnam Hue is where you feel the Chinese influence more, especially in the architecture. The old town, the Ancient Palace Complex, with its palaces from the Nguyen period, the tombs, pagodas, temples, are all in the Unesco Heritage List. The main tourist attractions are these palaces where the Nguyen Dynasty lived between the 17th and 19th centuries. The city is a standpoint between the North and the South, and the history tells us that the last king, supported by...
Read more...Haritada ince uzun kıvrılmış bir yılan şeklini andıran Vietnam’ın ortasında sahil şeridinde Hoi An ve Hue iki tarihi şehir olarak ziyaretçileri kendine çekiyor. 15 ve 19. Yüzyıllar arasında önemli bir liman şehri olan Hoi An o dönem için Güneydoğu Asya ticaretinin buluşma noktasıydı ve stratejik önemi ile yüzyıllarca etkili bir yerleşim yeriydi. Bugünse dönemin mimarisini görmek, koruma altına alınmış, araçların giremediği, eski şehrinde yürümek, bisiklete binmek, seramik eşyalara bakmak ve...
Read more...Hoi An and Hue attract visitors as two old cities on the shore line in the middle of Vietnam while the country coils up on the world map like a long serpent. An important port city between the 15th and 19th centuries, Hoi An in that period was the meeting point of Southeast Asian trade and an influential settlement due to its strategic significance. Today it is a magic place where one can admire the architecture of the period, walk in its old town which is under protection and closed to...
Read more...Birçok kişi için Angkor Wat hayatı boyunca yaptığı en etkileyici seyahatlerin başında gelir; pratik bilgiler vererek bu deneyimi anlatmak biraz zor, sanırım sizi bu kadar etkilemesinin nedeni bu tapınakların ormanlık alan içine yayılmış olması, hiç bitmeyecekmiş gibi görünecek kadar çok fazla sayıda olmaları ve eğer bizim gibi bisiklet üzerinde gezdiyseniz bu mistik atmosferin tamamen içine girebilmeniz.Angkor dünyanın en büyük açık alana yayılmış tapınaklar bütünü. Bölgede hakim olan Kimer...
Read more...For many people Angkor Wat takes the top of the list of the most impressive journeys in a life time. It is hard to describe this experience by dishing out practical information; I think the main reason why it moves you deeply is because the temples are scattered deep in the jungle in numbers that seem never to end and you can be a part of this mystic atmosphere if you a ride a bicycle just as we did.Angkor is the world’s biggest constellation of temples that spreads out in the wilderness. ...
Read more...Kamboçya’nın bayrağına yer alacak kadar önemli, ülkenin sembolü Angkor Wat tapınağı. Dünyadaki en büyük tapınak olarak anılıyor, Angkor şehrinde yer alan yüzlerce tapınaktan en iyi korunmuş olanı- önce Hindu sonra Budist inanca göre şekillenmiş- kral 2. Suryavarman’ın tapınağı ve nihai olarak da kendi mezarı olarak inşa edilmiş.Birbiri ardına sıralı birkaç giriş, ilk girişi nehrin üzerinden bir köprüyü geçerek yapıyorsunuz, devamında büyük bir avlu ve daha da içerilerde başka avlular; çam...
Read more...Angkor Wat has become a popular symbol which even made its way onto the Cambodian flag. It is considered to be the biggest temple in the world, and definitely the most well-preserved one among the other temples in the city of Angkor. Its structure was influenced first by the Hindu religion and then Buddhism.It was built as a temple and eventually the final resting place of King Suryavarman the Second. You enter the temple over a bridge spanning the river, and walk through a courtyard...
Read more...Angkor Wat’ı geride bıraktık, pedallamaya devam ediyoruz, birkaç kilometre sonra geçeceğimiz nehrin üzerindeki köprüde sıra sıra dizilmiş heykeller başka bir merkezin habercisi. Angkor Thom, Kimer İmparatorluğu’nun en son ve en uzun süreli şehri, o dönem yüz binden fazla insanın yaşadığı bir yerdi, 16. yüzyılda tamamen terkedildi. Phimeanakas (kutsal tapınak); Angkor Thom’a girip ilerlediğinizde solda karşılaştığımız ilk büyük yapı; bisikletlerimizi park ettik, suyun üzerine inşa edilmiş...
Read more...We left behind Angkor Wat. We keep pedaling. The series of statues on the bridge we will pass over in a few kilometers herald another ancient settlement. Angkor Thom is the last Khmer Empire city and it has the longest history of settlement. Back in its glorious days it was a city where more than a hundred thousand people lived. It was abandoned in the 16th century. It is the first big edifice you would see when you enter Angkor Thom. After parking our bicycles, we are approaching the city,...
Read more...Bu tapınak Angkor ile ilgili görsel materyallerde en fazla rastlayacağınız yerlerden; sebebi değişik ölçülerde yapılmış çok sayıda Buda suretinin tapınağın tamamını kaplaması. Neresinden bakarsanız bakın bir suretle karşılaşmamanız imkansız.Diğerlerine göre daha koyu renkte, barok tarzında inşa edilmiş. 13. yüzyılda Mahayana Budizmini benimseyen kral 7. Jayavarman tarafından yaptırılmış ve kral tarafından Angkor’da yaptırılan tapınakların sonuncusu. İki yüzden fazla Buda sureti dingin ve...
Read more...This temple is one of the places featured most frequently in the visual materials about Angkor. This is because Buddha visages in varying sizes cover the façades of the temple. It is impossible not to notice a Buddha face wherever you look. The temple is darker in color than others and was built in the Baroque style.It was built by the order of the King Jayavarman the Seventh who adopted Mahayana Buddhism in the 13th century and it is the last of the temples built by the king in Angkor. More...
Read more...Tanrı Şiva’ya adanmış Hindu tapınağı, Angkor’un biraz dışında, buraya bir araçla ulaşabilirsiniz. Detayları dikkat çekici, en ince el işçiliğini burada görüyoruz. Tapınağa rengini veren kırmızı kum taşı. Orjinal ismi Şiva’yı tanımlayan üçlü dünyanın tanrısı, bugünkü ismiyle kadınlar kalesi veya güzellik kalesi; duvarlardaki kabartmalar, minyatür tarzı mimari estetik kaygıların dışavurumu olduğundan böyle adlandırılmış. Duvarlardaki kabartmalarda mistik perilerin betimlendiği devataları görmek...
Read more...This is a Hindu temple dedicated to the God Shiva, some way outside the city. You need to drive in order to get there. Its details are interesting. We encounter the best of mason crafting here. The temple gets its color from the red sandstone used in its construction. Its original name refers to Shiva, the God of the triple world, but it is called today the Castle of Women or the Castle of Beauty; it received this name on the account of the engravings on the walls which are the expression of...
Read more...Kaderimizde Evora’ya gitmek vardı. Portekiz’de plansız programsız günlerimizi akışa bırakarak geçirmiştik, listedeki her yeri ziyaret etmek için çırpınan Amerikalı turistler gibi yapmayıp doya doya kalmak istediğimiz kadar kalmıştık sevdiğimiz yerlerde ve hep gitmek istediğimiz Evora’ya gidecek zaman kalmamıştı. İstanbul’a döneceğimiz gün tam valizleri alıp otelden çıkmak üzereyken telefon çalıyor ve İstanbul’daki yoğun kardan dolayı uçuşun iptal edildiğini söylüyor, bir gece daha buradayız...
Read more...We were meant to go to Evora. Our days in Portugal, without plans, schedules or lists ended; we spent them as we liked, without calculating the hours or days and there was no time left to visit Evora which we were planning to see. The day we would check out the hotel, with luggage in our hands, the phone rang; it was the airline calling us to inform that the flight was cancelled due to heavy snow in Istanbul, and we were staying one more night! We went straightly to the bus station and took...
Read more...Saat sabahın üç buçuğu, hava hala karanlık. Otobüste fıkra misali bir İtalyan, bir Türk, bir Hırvat, bir Hint asıllı Amerikalı uyku mahmurluğu ne demek dercesine konuşup duruyoruz. İstikamet Borobudur tapınakları.Yogyakarta şehir merkezine yaklaşık bir-bir buçuk saat uzaklıkta, bilinen en büyük Budist tapınak kabul ediliyor. Havanın bulutlu olacağını ve gün doğumunu tam anlamıyla seyredemeyeceğimizi biliyoruz. Yine de girişe vardığımızda bilet gişesini geçer geçmez koşar adımlarla gün...
Read more...It’s three a.m. in the morning and it’s still dark. I am on a bus with other three tourists, one Italian, one Croatian, one American Indian and me, one Turkish; we are laughing ourselves as we feel as if we are inside a joke. We are going to Borobudur Temple to watch the sun rise, although it’s cloudy and we know we will not get a clear view of the sun rise, we are hurrying to get there before the day begins.Borobudur Temple is about an hour drive from Yogyakarta city centre, it is known as...
Read more...9. yüzyılda Mataram Krallığı döneminde yapılmış bugün dünyanın en uzun Hindu tapınağı olarak kabul edilen, Unesco mirasındaki Prambanan Tapınakları.Hinduizmdeki, Hristiyanlık benzeri, üçlemenin üç tanrısı Brahma, Vishnu ve Şiva, sırasıyla yaratıcı, devam ettiren ve yok edici üç tanrıya adanmış. Birbirini çevreleyen üç kare alandan oluşuyor, en üstteki üçüncü en kutsal alanda Şiva, Vişnu ve Brahma’ya adanan ve hepsi Doğu’ya dönük 3 tapınakla birlikte toplam 16 tapınak var ve burası en kutsal...
Read more...After visiting the Buddhist Temple of Borobudur we head to Prambanan Temples. 50 years younger than Borobudur and a Hindu temple, they are dedicated to the trinity of Hindu Gods, Brahma, Vishnu and Shiva, the creator, sustainer and the destroyer.Here, as in Borobudur, three areas circle one another, this time three squares, the third, most sacred one dedicated to gods is where the main temples are located, 16 main temples with 3 main temples dedicated to three gods. The square that surrounds...
Read more...Yunan kültürünün nasıl Odyssey ve Iliada destanları varsa, Hint kültürünün de Ramayana ve Mahabharata destanları var. Prambanan Tapınağı’nın iç cephelerindeki duvarların tamamı Ramayana destanın resmedilmiş kabartmaları ile işli. Hinduizmin üç büyük tanrısından biri olan Vishnu’nun yeniden dünyaya gelmiş, reenkarne olmuş hali Prens Rama’nın hikayesini anlatır ve Odyssey’de olduğu gibi bir yolculuk hikayesi de barındırır bu destan. Rama, nişanlısı ve kardeşi ile birlikte sürgüne gönderilir ve...
Read more...If the Greeks have Odyssey and Iliada, the Indians have Ramayana and Mahabharata.The exterior walls of the main temple in Prambanan are covered with replicas from the epic Ramayana, the story of the Prince of Rama. One of the three main gods in Hinduism, Vishnu is reincarnated in Rama, a god/prince, who is sent exile- such as in Odyssey there’s a story of journey. The journey of Rama, his brother and his fiancée and their exile which lasts years are finalised with a victory. Some of the main...
Read more...Küba’nın Havana’dan sonra en etkileyici şehri. 16. yüzyılda kurulmuş bir İspanyol koloni şehri Trinidad, şeker kamışı ticareti ile gelişmiş. Karayiplerdeki en iyi korunmuş eski şehirlerden. Sokakları rengarenk, taştan yapılmış sokaklarda kaybolmak ve güneşin ışıkları ile dönüp dönüp aynı yerlerin bambaşka yansımalarını görmek, burada kaybolmayı istemek gibi hislerle dolup taşacaksınız. Küba’nın genelinde olduğu gibi devrime dair resimler, fotoğraflar, semboller gündelik hayatın her yerinde....
Read more...After Havana Trinidad is the most impressing city in Cuba. Much more smaller and touristic, this is a Spanish colonial city founded in the 16th century: it thrived on the trade of sugar cane and it is one of the best-preserved old cities in the Caribbean area. Its streets are colourful: losing one’s bearing in its stone streets, looking back and watching different reflections of the same places in sunlight, desiring to get lost in here, that is what you experience in Trinidad. As in the rest...
Read more...Tüm kutsal kurtarıcıların azizi anlamına gelen “Salvador de Bahia de todos os Santos” 16. Yüzyılda bir Portekiz kolonisi ve bir liman şehri olarak kuruldu. Bir tepenin üzerine kurulan şehir yukarı ve aşağı şehir- yönetim ve dini işlerin merkezi yukarısı ve ticaretin gerçekleştiği aşağısı, olmak üzere iki bölümden oluşuyordu. Günümüzde de hala böyle; bu iki bölüm bir asansörle birbirine bağlı.1763’e kadar Brezilya’nın ilk başkenti olma sıfatına sahip oldu, bu tarihten sonra başkent ünvanı Rio...
Read more...“Salvador de Bahia de todos os Santos,” meaning the saint of all holy saviours in Portuguese, was established in the 16th century as a Portuguese colony and a port city. The city was settled on a hill and its uptown was the administrative and religious centre, was (and still is) connected by an elevator to the lower city, which was the locus of its trade.Salvador de Bahia had the honour of being the first capitol city of Brazil until 1763 when the capitol city was moved to Rio. Pelourinho,...
Read more...Brezilya’nın kolonyal mirasının en güzel örnekleri Minas Gerais eyaletinde Ouro Preto, Bahia eyaletinde Salvador, Rio de Janeiro eyaletinde Paraty, Pernambuco’da ise Olinda!İsmi kadar kendi de güzel Olinda 1554’de Portekiz himayesindeki topraklarda kurulan ilk şehirlerden. Bugünün Pernambuco eyaleti Portekiz sömürge döneminde şeker kamışı ile ticaretin ana merkezlerinden biri idi. Recife’den yaklaşık on kilometre uzaklığındaki eski şehir Olinda Unesco dünya mirası listesinde.Kent kurulduğunda...
Read more...Brazil has many examples of colonial beauty: Ouro Preto in Minas Gerais state, Salvador, the first capital of the country in the state of Bahia, Paraty in the state of Rio de Janeiro, and Olinda in the Northeast, the state of Pernambuco. As beautiful as the name is the old town of Olinda.Founded in 1554 by the Portuguese it is declared a world heritage site by Unesco. Many buildings you’ll see are from the seventeenth century which are built after the Dutch invasion of the city. Two floor...
Read more...Kolombiya’da kahvenin yetiştiği topraklar ülkenin iç bölgelerinde And dağlarının arasında yer alan Armenia eyaletinde bulunuyor. Dağların ve vadilerin oluşturduğu yemyeşil tepelerin üzerinde kahve ağaçları ve tüm sene süren ılıman bir iklim, ufak köyler, kahve taşıyan jipler, kuş sesleri, termal sular, renkli sokakları ile kolonyel kasabalar…Bu kartpostal yer aynı zamanda Unesco tarafından da dünya mirası olarak adlandırılmış. Son senelerde Kolombiya’da senelerdir süren gerilla savaşlarının...
Read more...The ‘coffee zone’, ‘Eje cafetero’ or the ‘coffee axis’ of Colombia is located in the interior of the country, between the Andes Mountains, in the state of Armenia. Coffee trees spread over the mountains, a scenery of green trees and valleys, a soft and warm climate throughout the year, little villages, jeeps carrying packs of coffee with a latino song on the radio, the sound of birds, thermal waters, colonial towns with colourful streets, this postal card like place of Colombia is also...
Read more...Brezilya’nın Minas Gerais (Madenler) eyaletinde ülkenin en iyi korunmuş eski şehirleri yer alıyor. Ouro Preto, Tiradentes, São João del Rei. Ouro Preto, bunların en çok ziyaret edileni.Eyaletin başkenti Belo Horizonte’den otobüsler birkaç saatte ulaşıyorsunuz. Dağların arasında bir vadiye kurulmuş, bunaltıcı tropik ikliminden farklı, daha ılık ve serin bir havası, kartpostallardan çıkmış gibi duran taş sokakları, renkli evleri, ve Brezilya tarihinde oynadığı önemli rolü ile tanınıyor...
Read more...The State of Minas Gerais (the Mines state) has some of the best preserved colonial towns of the country: Ouro Preto, Tiradentes, São João del Rei, naming some of them. Ouro Preto, the most visited one is located couple of hours from the capital city of the state Belo Horizonte.Cobble stone streets, colourful houses, the hills make it a postcard town. It mainly lives on tourism and as it is nested in a valley between mountains, in Ouro Preto one takes a step somewhat outside the scorching...
Read more...Tahran’ın eski şehrinde mutlaka görülmesi gereken iki yer: Ulusal Müze ve Gülistan Sarayı.Ulusal Müze bir tarih ve arkeoloji müzesi, sessiz koridorlarında o kadar çok hazine var ki. Meşhur antik kent Persepolis’e gidememiş olmanın eksikliğini müzede sergilenen parçaları inceleyerek giderebilirsiniz. Persepolis M.Ö. 6. yüzyılda kurulan ilk Pers hanedanlığının başkenti idi. Perslerin kullandığı çivi yazısının örnekleri, haritalarda betimlenen Ahameniş imparatorları. Haritada imparatorluğun...
Read more...There are two must-see places in Tehran’s old town: The National Museum and the Golestan Palace.So many treasures are hidden in the silent corridors of this history and archeology museum, which is the National Museum. If you missed visiting Persepolis like me you may find many clues at the exhibition halls about this magnificent ancient civilisation. We see many valuable pieces brought from the city of Persepolis, which was founded in the 6th century B.C. as the capital city of the Persian...
Read more...Gövdesinde güneşi taşıyan aslan. Kökleri Babil astrolojisine uzanan bu figür, güneşin ışınlarının en güçlü olduğu ve astrolojide aslan burcuna denk gelen dönemi temsil ediyor. 20 Temmuz ile 20 Ağustos arası güneş ışınlarının en güçlü olduğu dönem ve bu dönemde güneş astrolojik olarak aslan burcunda.Aynı figür Safavi ve Kaçar hanedanlıkları döneminde Şii İslam’a da adapte edilmiş. Aslan devleti ve dini temsil eder, bazıları Ali’ye de göndermede bulunur. Tahran’daki Gülistan Sarayı’nın inşasına...
Read more...This figure that we saw on one of the walls of the Golestan Palace in Tehran is the Šir o Xoršid. It is the lion which bears the Sun on its body: this figure with origins in Babel mythology represents the period of the year that coincides with the Leo sign in astrology when the sunlight is at its strongest. The sunlight is at its strongest between the 20thof July and 20th of August and in this period the Sun moves into the Lion constellation. The same figure was adapted to Shih Islam during...
Read more...Sabahın ilk saatlerine yakın gece karanlığının dağılmasına hala biraz daha zaman varken Tahran’ın kirli havasını arkamızda bırakıp bomboş yollarda arabayla yola çıkıyoruz. Bir son dakika kararı olduğu için uçaklarda yer bulamadık, beş saatlik yolu bir günlüğüne de olsa kat etmeyi kafamıza koyduk. Daha gün ağarmamış, karanlığın içinde düz bir otobanda gitmek David Lynch filmlerindekine benzer bir film setindeymişiz hissi yaratıyor. Ortalık aydınlandıkça çöllerin içinden geçtiğimizi...
Read more...We are departing from Tehran by bus before sunrise. Since it was the spur of the moment, we could not find a seat on any flight. We are determined to travel for five hours just to spend a single day in Isfahan. Since the sun has not risen yet, travelling on a straight road in the dark feels like we are in a film stage similar to David Lynch movies. As the scenery is lighted up we realise we are going through deserts. The landscape spread before us is an unchanging image to the right and the...
Read more...Buenos Aires’in tam karşı kıyısında hem kısa zamanda ulaşacağınız, hem gümrük kapısından geçip ülke değiştireceğiniz, hem de büyük şehrin aksine küçücük ve yemyeşil sokaklarıyla başka bir havayı soluyacağınız bir yer var: Colonia del Sacramento.Uruguay sınırları içinde bulunan şehrin 17. yüzyılda kurulan tarihi merkezi Uruguay’ın en eski yerleşimlerinden ve Unesco dünya mirası listesinde yer alıyor. Rio de Prata nehrinin kıyısında yer alan tarihi şehir Portekizliler ve İspanyol sömürge...
Read more...Right across the river, an hour ferry trip from Buenos Aires takes you to Colonia del Sacramento, the little town with historical quarter listed in the Unesco world heritage site. And it is worth the trip, once you take the ferry at the Puerto Madero Port in Buenos Aires, you arrive in an hour and a half - check the Buquebus or Colonia Express lines to see the schedule for several ferries per day- at the port of Colonia del Sacramento.The historical quarter is walking distance from the port....
Read more...Brezilya’nın ilk başkenti Salvador de Bahia’nın eski şehri Centro Histórico bölgesinde konaklamak şehrin sokaklarını hem gece hem de sabah erken saatlerde arşınlamak için ideal. Praça da Sé Meydanının tam göbeğinde Bahiacafé oteli kolonyal dönemden kalma iki katlı bir bina, yüksek tavanlı odaları, ahşap dekorasyonuyla bize hemen Bahia’ya olduğumuz hissini veriyor. Camdan içeri giren perküsyon sesleri de öyle. Salvador’da gündüz ve gece her ara sokakta samba gruplarına rastlıyoruz, çoluk çocuk...
Read more...In order to get a true sense of Brazil’s first capital Salvador de Bahia, it is recommendable to stay in the heart of the old town ‘Centro Histórico’. The Bahiacafé hotel which is located on the Praça da Sé (Se Square) is a two floor colonial style building with rooms made of wooden floors and high ceilings, the percussion sound coming from outside makes us feel we are now in Bahia. During day and night you’ll hear music on the streets of Salvador’s old town, percussion groups made of...
Read more...Rajastan eyaletinin başkenti, 18. yüzyılda Hindistan’ın ilk planlı şehri olarak inşa edilmiş, Delhi ve Agra ile birlikte ‘Altın Üçgen’ diye anılan ziyaret yerlerinin noktalarından biri. İsmini Maharaja Jai Singh’ten alan bu şehrin pembe olarak anılması binaların Moğol döneminde kırmızı kumtaşının renginden esinlenilmesiyle pembeye boyanmasından geliyor. Jai’nin şehri, Şehir Sarayı, Rüzgarlı Saray, kendisi de astronom olan Raja’nın bu ilgisine borçlu astronomi merkezi Jantar Mantar ve şehrin...
Read more...The capitol city of the state of Rajasthan, Jaipur was built in the 18th century as the first planned city of India: it is one of the most visited places in the tourist haunt called the “Golden Triangle,” along with Delhi and Agra. This place, named after Maharaja Jai Singh, is called the Pink City on the account of all buildings painted in pink, inspired by the color of sandstone used in the construction of the Babur buildings. Jai’s city is one of the most touristic places in India today...
Read more...Rajastan eyaletinin 2. büyük şehri Jodhpur’un tepesinde bir kale ve kaleyi çevreleyen eski şehrin uzaktan görünen maviye boyanmış evleri. Şehir 15. yüzyılda Rathore hanedanı tarafından şehre ismini veren yönetici Jodha zamanında, ki kendisi Ranmal’ın 24 oğlundan biri, kurulmuş. Kalenin yapımı da aynı dönemde; ismi Sanskritçedeki iki kelimeden oluşuyor: ‘Mihir' güneş, ‘garh’ kale demek (İngilizce guard kelimesinin kökeni?). Güneş tanrısı Rathore hanedanlığının baş tanrısı.Kalenin içi diğer...
Read more...A castle resting on the hill of Jodhpur, the second biggest city of the state of Rajasthan, and far in the horizon, the houses painted in blue in the old town surrounding the castle. The city was built in the 15th century by Rathore Dynasty and named after its then ruler, Jodha who was one of the 24 sons of Ranmal. The construction of the castle also dates back to the same period. Its name is composed of two nouns in Sanskrit: “Mihir” means the Sun, whereas ‘garh’ means castle (one cannot...
Read more...Plajlar ve dağ köyleri arasında uzayan günler, zaman adada farklı geçiyor. Sakız adasında ilk gün saate baktığımda şehirdeki hayatımın o anında ne yaptığımı ve burada o saate kadar neler yaptığımı düşününce adada günlerin daha uzun geçtiğine, yapılan şeylerin çokluğuna, zihnin işleyişinin dönüşümüne, çanların duyurduğu saatin dijitalin söylediği rakamdan farklı algıladığıma tanık oluyorum.Adanın merkezi limandan güneye doğru inerken yaklaşık yedi kilometrelik taş duvarlarla çevrili evlerin...
Read more...An island is an island. Right after you cross from the Turkish side to Chios, even if it’s a short journey, your days start being shaped by a different rhythm. The time extends between the villages and beaches; you look at the watch think what you’re doing at this hour in the city and compare your activities here in the island and you realize time slows by, the bell tolls and it sounds like a different time from the digital one.So that’s how I spent the days in Chios, from one beach to a...
Read more...Minber, kilise korosu, haç bunları aynı yerde nerede bulabilirsiniz? Dünyada belki de bir tek Cordoba Camii’nin içinde. Gerçekten de böyle bir camiinin içine bir katedral inşa etmek ideolojik olmaktan öte estetik bir sorun. Binlerce mermer sütun ve kırmız beyaz kemerlerin arasında birdenbire ortayan çıkan bu simsiyah koro yapıldığında burayı ziyaret eden bir psikopozun bile tepkisini çekmiş ve ‘herhangi bir yerde yaptırabileceğin bir şeyi buraya yaparak tek ve biricik bir şeyi bozmuşsun’...
Read more...Where can you find a minbar and a mihrab, a chorus and a cross, all at one place? Maybe only in Cordoba Mosque. The Cordoba Mosque, built at the peak of the Muslim Iberia in tenth century, during the 1st Abd al-Rahman dynasty, was a symbol of Cordoba, which, at that time, after Baghdad and Cairo it was the most advanced city in terms of education, multiculturalism, civilisation. When in the fifteenth century the Iberian peninsula was again the land of the Catholic Kings after ‘reconquista’,...
Read more...Dünyanın en büyük Gotik katedrali, en büyük üçüncü katedrali, Kristof Kolomb’un mezarı, tüm bu ünvanlara sahip Sevilla Katedralinin yapımına on beşinci yüzyılda başlanmış ve yüz seneden fazla sürmüş. Katedral ile birlikte yakınındaki Alcazar ve Batı Hint adaları genel arşivi, tüm bu yapılar Unesco mirasında yer alıyor.Almohad Camii’nin olduğu yere Reconquista ile birlikte yeniden Katolik kralların eline geçen şehirde bir kilise yapılması kararını verir üçüncü Ferdinand (kendisinin mezarı da...
Read more...Sevilla Cathedral is known for being the biggest Gothic Cathedral of the world, also world’s third biggest cathedral, home of Cristopher Colombus’ tomb. The Cathedral along with the Alcazar and the General Archive of Indies are cited as Unesco sites.The Cathedral was constructed on the site of the Almohad Mosque dating from eleventh century and lasted more than hundred years. One can see the remains of the mosque like the fountain and the patio with orange trees; the tower, Giralda, is also...
Read more...Madrid’in güneyinde yaklaşık bir saatlik mesafede bulunan Toledo deniz seviyesinden altı yüz metre kadar yükseklikte bir tepenin üzerine kurulmuş ve etrafını çevreleyen Tajo nehri sayesinde ilk bakışta bir adacık gibi gözüken, dar sokakları, yokuşları, Gotik katedrali, Arap döneminden kalan camiisi, ressam El Greco’nun son yıllarında yaşadığı, mistik, tarihi, tablo gibi bir şehir. Batı Roma döneminden sonra Vizigotların hakim olduğu zamanda başkent idi, Arapların İber yarımadasını...
Read more...An hour drive from Madrid, you reach to Toledo; a picturesque, historical, mystical town, an important city to all rulers of these lands since Roman times. The capital of the Visigoths, the first town conquered by Arabs, today’s capital of Castilla La Mancha state of Spain, the birth places of Don Quijote. The city is located on a hill aprox. six hundred above sea level and surrounded by Tajo river that make it look like an island at first site. Its narrow steep roads, famous Gothic Cathedral...
Read more...Yeryüzünde insan eliyle yapılmış en güzel şey nedir diye sorsanız ‘Alhambra’ diye cevap verirdim. Alhambra belki de Endülüs’e gelme nedenlerinin birincisi, şarkılara, kitaplara konu olmuş bir şaheser, sonu hüzünlü bir hikaye olsa da onca yıl sonra zerafetinden hiçbir şey kaybetmemiş. Tarihte Endülüs döneminin sonu Granada’nın düşüşü ile belirleniyor. Denildiğine göre son hükümdar Boabdil sürgüne çekilmeden önce son kez kaybettiği Granada’ya dönüp baktığında annesi ‘bir erkek gibi savunamadın,...
Read more...If someone asked me ‘What is the most beautiful human made structure you have ever seen?’ I would answer ‘The Alhambra Palace’. A masterpiece of architecture and Islamic art, it is one of the main reasons people come to Andalusia; even the story has a sad ending it hasn’t lost its elegance during all these years. The legend says that when the last ruler of Andalusia, Boabdil, retreated to exile and turned to have one final look at Granada he cried and his mother said “You weep like a woman...
Read more...Eğer Endülüs’te bir yol seyahati yapıyorsanız Sevilla ile Malaga arasında kat edeceğiniz yollar görsel olarak en sevdiğiniz kısım olacak- önünüzde kıvrımlı, ince uzun ağaçların sıralandığı vadilerden ve ve dağlardan oluşan bir manzara ve birkaç saat içinde varacağınız dağın tepesine kurulmuş bir şehir, Ronda gerçekten de on dokuzuncu yüzyıl Avrupalı romantik gezginlerin hayran kalacağı bir yerdi.Milattan önceden beri bu dağ şehrinde insanlar yaşadı; keltlerden vizigotlara, romalılardan...
Read more...If you are making a road trip to Andalusia, do not skip Ronda. The road between Sevilla and Malaga will be the most pleasant one: winding roads along the valleys surrounded by mountains and lined trees, hardly any industrial zones, for a couple of hours you will see this beautiful view until you reach to the magnificent mountain city of Ronda.Since pre-historic times, from Visigoths to Celts, from Romans to Arabs, several communities lived in Ronda. Its strategic location on top of a hill,...
Read more...Kilise, camii, Hindu tapınağı, bütün bunları birbirine yürüme mesafesinde ard arda nerede gezebilirsiniz? Zanzibar’ın eski şehri Stone Town, labirentimsi sokakları, farklı dinlerden birçok dini yapısı, saray ve kahve, baharat evleri ile oldukça renkli; günlerce dolaşsanız bile sokaklarında kaybolmanız ve hala yeni bir yerler keşfetmeniz mümkün.Stonetown’da yapılacak en güzel şey sokaklarında gerçekten kaybolmak ve her köşeden çıkan sürprizleri kendi başınıza keşfetmek. Yine de size bazı...
Read more...Mosques, churches, Hindu temples, all at the same place within walking distance from one another. Where do you see such a place? The old town of Zanzibar, Stone town, a Unesco heritage site, is an extraordinary place. The labyrinth streets of the old town with temples, shops, hotels, spice and coffee houses, markets, is so lively, colourful and interesting that even if you may have walked it for a week you may still find a surprise at one corner of this fascinating city.It is best to get lost...
Read more...Kotor koyu ile aynı adı alan Kotor şehri ilk bakışta tam bir ortaçağ eski İtalyan şehri görünümünde.Koya bakan bir tepe üzerinde etrafını saran duvarlarıyla enfes bir görüntüsü var. Oldukça eski bir tarihe sahip, Fenikeliler dönemine, M.Ö.ne kadar uzanıyor. Neredeyse 700 sene Roma egemenliği altında kalmış, Vizigotların işgaline uğramış, Sırp hanedanlar, Sloven kabileler, civarındaki tüm güçler kısa süreli de olsa egemenliği altına almış burayı. Kısa süreli bağımsızlık dönemini bu sefer...
Read more...The old town of Kotor, sharing the same name with Kotor bay, has a magnificent look with its perfect location on one of the hills that open up to the bay. It has a long history which goes back to the Phoenicians. For almost seven centuries it was ruled by the Romans, then was occupied by the Visigoths, Serbian kings, Slovenian tribes, each ruling for short periods. After a short period of independence, it was ruled by the Venetians for about three centuries. Then comes the occupation by the...
Read more...Efes’in tarihi M.Ö. 1000 tarihine kadar gidiyor. Tarih boyunca hem birçok kez yer değiştiren, hem farklı yönetimlerin altına giren hem de depremlerle defalarca yıkılıp yeniden yapılan bu şehir Türkiye’nin antik döneme ait en önemli ziyaret yeri.İlk İon yerleşimi olarak bugün bulunduğu yerden yirmi kilometre kadar aşağıda deniz kenarında bir limandı. Bu dönemde Artemis tapınağı pagan bir tapınak olarak- antik dünyanın yedi harikasından biri kabul edilir- Kibele Tapınağı’nın yerine inşa...
Read more...An exceptional tourist site of modern day Turkey, visited by thousands every year, Ephesus, located on the Western Aegean part of the country was one of the most important cities of antiquity and the capital of Anatolian Rome. The history of Ephesus goes back to year 1000 B.C. The location of the city changed several times; it was also destroyed and reconstructed many times due to earthquakes, it was ruled under different powers from Greeks to Persians and to Romans.During the Ioanian period...
Read more...Hierapolis ile Efes arasında (bugün Denizli ile Kuşadası arasında) yer alan Afrodisias en güzel antik şehirlerinden biri, Unesco mirası listesinde yer alıyor aynı zamanda.Bir zamanlar Lidya eyaletinin başkenti Afrodisias’ın tarihi M.Ö. beşinci yüzyıla kadar gidiyor. Birinci ve üçüncü yüzyıllar arasında heykelciliğin gelişmesiyle şehir ün kazanıyor, yanıbaşındaki Babadağ’ın mermerleri ile mermer ocaklarında işlenen heykelleri bu sanat dalının oldukça gelişmiş olduğunun göstergesi, antik kenti...
Read more...Between Ephesus and Hierapolis is Aphrodisias, a beautiful ancient city dedicated to the Queen of beauty and love Aphrodite. It is listed among Unesco heritage sites in modern day Turkey and was unknown until late ‘50s.A Turkish photographer, Are Guler who was in the region as a photo reporter he sees locals using ancient grave stones, columns in their daily lives such as tables, playgrounds for kids, etc. He comes back and takes several pictures to be sent to Times magazine. The...
Read more...Kapadokya antik çağlardan bugüne bir yerleşim yeri olmuş. Kaynaklar M.Ö. 3000 yıllarında bu topraklarda Asurluların yaşadığını, 1750 yılında Hitit Krallığına geçtiğini, daha sonra Frigyalılar ve Lidyalıların hakimiyetinde kaldığını; devamında Persler, daha sonra Makedon Krallığı, devamında Pontus Krallığı tarafından ele geçirildiğini, M.S. birinci yüzyılda ise Roma hakimiyetine geçtiğini söylüyor. Türk hakimiyetine geçtiği dönemlere kadar yoğun olarak Rumların yaşadığı yerler mimari ve...
Read more...Cappadocia has been the land of many civilisations from antiquity to today. History books tell us around 3000 B.C. Assyrians lived here, then the Hittites came around 1750, following them Phrygians and Lydians, then Persians, Macedonians and the Pontus Kingdom ruled these lands. Around the first century it was already under the rule of Roman Empire. Many churches that were built around eleventh century have Greek words on it. When the Turks arrive around the thirteenth century the names of...
Read more...Etiyopya denince birçok insanın aklına gelen görüntü Lalibela’da kayaya oyulmuş yerin altındaki kiliseler ve etrafında toplanmış rahipler. Ülkenin kuzeyinde Amhara bölgesinde bulunan şehirdeki 1978’de Unesco dünya mirası listesi ilan edilen toplam 11 adet kayaya oyulmuş tek parça kilisenin bulunduğu alan ülkenin en önemli turistik yeri.Etiyopya Hristiyanlık’ı daha dördüncü yüzyılda kabul etmiş, buradaki kiliselerin tarihi ise yedinci yüzyıla uzanıyor. Lalibela’da büyük çoğunluk Ortodoks...
Read more...Lalibela, too, is purported to be more impressive when the land is greener (are you noticing a trend here?), but nothing could destroy the hype I'd built up about Bet Giyorgis, a cross-shaped, rock-hewn church that is perhaps the most ubiquitous monument in all of Ethiopia. It didn't disappoint, even if a guard stubbornly refused me entrance to it just minutes before the official afternoon opening time. (To be fair, he did absolve me later that evening by allowing me to photograph sunset.)The...
Read more...M.Ö. 3. Yüzyılda Attalid Hanedanlığı döneminde kurulmuş, 281-133 yılları arasında Bergama Krallığı’nın başkenti olmuş, antik çağın önemli şehirlerinden Bergama denizden 26 km içeride, bugünkü Bergama ili içinde yer alıyor. Örenyeri Asklepion ve Akropol olarak 2 bölüm halinde gezilebiliyor, ayrıca şehir merkezindeki Bergama Müzesi’nde antik kente ait diğer kalıntılar yer alıyor. Bergama şehri sırasıyla Helenistik, Roma, Bizans ve Osmalı dönemlerinden geçerek, 19. Yüzyılda büyük kısmı...
Read more...B.C. Founded in the 3rd century AD during the Attalid Dynasty, it was the capital of the Kingdom of Pergamon between 281-133. Bergama, one of the important cities of the ancient age, is located 26 km inland from the sea, in today's Bergama province of modern Turkey. The ruins can be visited in two parts as Asclepion and Acropolis, and there are other ruins of the ancient city in the Pergamon Museum in the city center. The city of Pergamon is a UNESCO World Heritage site that has survived...
Read more...Pichola gölünün doğu yakasında kurulmuş şehir sarayı: tek bir saray değil birçok saraydan oluşan bir bütün, hem Rajastani, hem de Babür stillerini bulmak mümkün, daha da fazlası Avrupa, Ortaçağ, Çin mimarisi birçok tarzdan etkilenilmiş bir çoklu yapı. Yine 16. yüzyıldayız, Maharana Uday Sing’in, Babür İmparatoru Ekber’e yenilmiş, avcılık yaptığı sırada ona akıl veren bir münzevinin sözü üzerine buraya kentini kuruyor. Daha önceden Nagda, Chittor gibi diğer yerleri kendilerine mesken tutan...
Read more...The city palace built on the eastern shore of Pichola lake; not a single palace, but a complex of buildings composed of many palaces. One can find both Rajastani style and Babur style in its architectural design. It is a group of buildings also influenced by the architectural styles of Europe, Middle Age, and China. We are again back in the 16th century: Having defeated by the Babur Emperor Ekber, Maharana Uday Sing ordered the construction of a city that will immortalize his name here,...
Read more...Her şehir barındırdığı tüm ilgi çekici yerlere rağmen aslında ziyaret için tek bir ‘asıl neden’ sunar gezginlere. Assisi için bu Aziz Fransisko’nun hayatından aldığımız ilham diyebiliriz.Hristiyanlar için bir Hac yeri olan Assisi kenti İtalya’nın Umbria bölgesinde yer alıyor; bölgenin baş şehri Perugia’ya yirmi kilometre mesafede ve Roma’dan iki saatlik bir tren yolculuğu ile kolayca ulaşılabiliyor. Bir tepenin üzerine kurulmuş, harikulade bir şekilde korunmuş kartpostal bir ufak belde....
Read more...A city may host several attractions but actually there is a unique reason to visit a place for devoted travelers.For Assisi, we can say that this is the inspiration we get from the life of Saint Francis.The city of Assisi, a place of pilgrimage for Christians, is located in the Umbria region of Italy. It is twenty kilometers from Perugia, the capital city of the region, and can be easily reached with a two-hour train ride from Rome. A wonderfully preserved postcard little town built on top of...
Read more...Val di Noto’nungeç Barok şehirleri2002 senesinden itibarenUnesco Dünya Mirasılistesinde yer alıyor.Noto, Modica, Ragusa, birbiri ardına dizilen bu şehirler Sicilya’nın güneydoğu bölgesindeSiracusaşehrine kısa mesafede yer alıyorlar. Araba kiralayıp her birinde durarak seyahat edebileceğiniz gibi Siracusa’yı ana üssünüz olarak belirleyip trenle günübirlik ziyaretler de düzenleyebilirsiniz.Noto bu şehirlerden en çok ziyaret edileni. Siracusa’dan yaklaşık yarım saat süren tren yolculuğu ile...
Read more...Val di Noto, the valley of Noto, is located at the southeast of Sicily, it is where the latebaroque citiesincludingNoto, Monica and Ragusaand other are and since 2002 they are named as aUnesco heritage site. They can be visited from Siracusa by train as day trip visits or by renting a car.Noto is the most visited and famous one as it is half an hour trip by train from Siracusa. It was home to the aristocracy during the16th and 17thcenturies; though most of the buildings we see today are built...
Read more...Romalı tarihçiCiceroSiracusa’yı en büyük Yunan şehri olarak ‘görkemli ve çok güzel’ olarak tanımlamıştı.Bugün antik dönemin en önemli şehirlerinden kabul edilen Siracusa’nın o dönemdeki halini hayal etmek için mutlaka Neopolis arkeolojik alanını ziyaret etmelisiniz.Neapolis,yeni şehiranlamına gelen bu şehir, Ortigia adasına yaklaşık yirmi dakikalık yürüme mesafesinde deniz kenarından daha içeride bir tepede kurulmuş. Erken Tunç çağı dönemine kadar giden bir geçmişi var, M.Ö 3000 yılında Antik...
Read more...An open air museum in Siracusa, the archeological site of Neapolis is a fifteen minute walk from the train station of Siracusa. Meaning the new city it was built during the reign ofHieron the 2nd,the lasttyron of Siracusa in Greek period,3rd century B.C. The roman historianCicerodefined it‘imposing and very beautiful’during his visit to one of the most important city of the antiquity.Built as the urban and architectural project of Iron the 2nd the archeological site today consists of four...
Read more...Sırtını tarihi bir geçmişe yaslayan ama bugün de günün her saati canlı, yaşayan yerleri seviyorum. Siracusa’yı bu yüzden çok sevdim. Yaşayan şey turizm ve gördüğün kalabalık turistler diyebilirsiniz, ama Sicilya’nın lokasyonu yılın her dönemi ziyaretçi almaya elverişli olduğundan bu hareket de hiç bitmiyor. Siracusa’nın Ortigia adasında 3 gece geçirdim ve günü birlik gelen turist kafilelerinin yaptığı gibi birkaç saat geçirmektense burada uzun kalıp dar sokakları ve meydanları gündüz ve gece...
Read more...I like places that have a historical heritage yet are still lively. Siracusa’s Ortigia island is one of them. Instead of making a day visit stay a couple of days to truly enjoy this place, explore the narrow streets, enjoy the various colours of yellow and pink of the façades of the buildings, walk along the sea side, swim in the Mediterranean. You may spare your days to visit the nearby cities as well likeNoto, Modica, Ragusa.Separated form the main land with two bridges Ortigia island is...
Read more...Chiang Mai Tayland’ın kuzey bölgesinde yer alan, tapınakları ve Kasım ayında düzenlenen kandil festivali ile ünlü şehri. Bangkok’un keşmekeşinden ve adaların atmosferinden farklı, dağları ve dinginliği, hem doğası hem kültürel önemi ile turistlerin en fazla ziyaret ettiği şehirlerden biri haline geldi.Yaklaşık üç yüz yıl boyunca Lanna Krallığının başkenti olmuş, daha sonra Myanmar’a geçmiş, sonra tekrar Siam kralları tarafından ele geçirilmiş, 19. Yüzyılların sonlarına kadar ise bağımsız bir...
Read more...Chiang Mai is a city located in the northern region of Thailand, famous for its temples and the oil lamp festival held in November. Different from the chaos of Bangkok and the atmosphere of the islands, it has become one of the cities most visited by tourists with its mountains and serenity, both in nature and cultural importance.Chiang Mai was the capital of the Lanna Kingdom for about three hundred years, then transferred to Myanmar, then captured again by the kings of Siam, and had an...
Read more...Hayatımda gördüğüm en uzun çam ağaçları. Ormanın içine doğru yürürken beliren tapınakların siyah çatıları dağların yamaçlarında birbiri ardına dizilmiş. Etrafındaki doğa örüntüsüyle bütünleşmiş tapınakların yarattığı görsel efekt, devasa ağaçlar ve akan suların şırıltısı büyülü bir şekilde beni içine alıyor.Nikko, Tokyo’nun kuzeydoğusunda Tochigi bölgesinde yer alan, iki saatlik bir tren yolculuğu ile ulaşabileceğiniz harikulade güzellikte bir yer. Çoğu ziyaretçi günübirlik gelse de burada...
Read more...The tallest pine trees I've ever seen in my life. The black roofs of the temples that appear as you walk into the forest are lined up one after another on the slopes of the mountains. The visual effect created by the temples integrated with the nature pattern around them, huge trees, and the sound of flowing waters magically engulfs me.Nikko is a wonderfully beautiful place located in the Tochigi region northeast of Tokyo, which you can reach with a two-hour train ride. Although most visitors...
Read more...