Pablo Neruda Vakfı sayesinde bugün şairin yaşadığı üç ev de (Santiago, Valparaiso ve Isla Negra) ziyaretçiye açık. Santiago’daki bu ev 1953 yılında Neruda’nın o dönemde gizli aşkı Matilde için yaptırılmış. Ve o zamandan ölümüne kadar (darbeden birkaç gün sonra 1973’te) Matilde ile birlikte kendisinin de yaşadığı ev olmuş.Bir kayalığın üzerinde birkaç kattan oluşan ev egzantrik objelerle dolu. Mutfak, yemek salonu, oturma odası, yatak odası, kütüphane ve çalışma odası hem mobilyalar hem de...
Read more...Thanks to Pablo Neruda Foundation the three houses of the poet in Santiago, Valparaiso and Isla Negro can be visited today. We are now at one of his houses, ‘La Chascona’ that is located at the Bellavista neighbourhood in Santiago. It was built in 1953 by the poet for his lover Matilde, still secret at that time, and was later used by the couple till the death of the poet a couple of days later to the coup in 1973.It is a nice house built on a hill, filled with eccentric objects, you visit...
Read more...İşte keşfedilmemiş bir yer. Okuduğum romanda en alıcı sahne burada geçiyordu ve Bogota’ya gelince koşa koşa buldum bu yeri. La Candelaria’nın sokakların birinde bu kırmızı boyalı ev Kolombiya’nın en ünlü şairlerinden Asunción Silva’nın birkaç sene yaşadığı ev ve bugün bir müze. İçinde bir kitapçı, bir odasında yazarların ve şairlerin kendi seslerinden okudukları kitaplarının kaydedilmiş olduğu kasetleri isterseniz dinleyebiliyorsunuz. Deri koltuklara oturuyorsunuz, size bir kulaklık veriliyor...
Read more...A less discovered place in the old town. There was a scene in a novel I read that took place here, which made me curious about it. This red coloured one store house is the house of a famous Colombian poet, Asunción Silva lived for a couple of years before he committed suicide at the age of 30. It is never crowded, a silent place with a ‘patio’, a book store, a room where you find the cassettes of several writers and poets who read their own books with their own voice. We ask for Gabriel...
Read more...Hanoi’de yapılacak en güzel şey bir tuktuk ile şehri dolaşmak. Bisiklet-taksiciniz kendi ritminde pedalları çeviriken siz arkasında oturmuş yavaş yavaş şehri seyredebiliyorsunuz böylece.Turunuza Edebiyat Tapınağı’ndan başlayıp, devamında Ho Chi Minh’in mezarına, oradan da göl kenarına ve eski şehrin sokaklarına doğru yol alabilirsiniz. Vietnam’ın ilk üniversitesi olarak bilinen Temple of Literature Konfüçyüs’e, akademisyenlere, bilgelere adanan bir tapınak aynı zamanda. 11. yüzyılın...
Read more...The best thing to do in Hanoi is to take a tuktuk and do some sightseeing in slow motion. While the bicycle taxi is pedalling on his own rhythm you can sit and watch the city.We make a tour of the Temple of Literature, the mausoleum of Ho Chi Minh, the Hoan Kiem Lake and the streets of old town. Known as the first university of Vietnam, this place is also a temple dedicated to Confucius, academicians, and scholars. It served as a university since the beginning of the 11th century until the...
Read more...Ubud yazarlar festivali, Güneydoğu Asya’nın önde gelen edebiyat festivali, 2016’da Ekim ayının sonunda 13.sü gerçekleşti ve hem Endonezyalı hem de diğer ülkelerden onlarca yazarın, editörün, aktivistin, bloggerın, okuyucunun katıldığı festival seminerler, film gösterimleri, şiir yarışmaları, kitap tanıtımları ile katılanlara dopdolu dört gün geçirtti. Festivalin ana teması ‘Tat Tvam Asi’, tam bir tercüme ile ‘Ben senim, sen bensin’ aslında kökleri kadim Hint yazıtları Upanişadlara kadar giden...
Read more...Ubud Writers and Readers Festival is the leading literary festival of South East Asia. The 13th of the festival was held in October 2016, with a diverse mix of Indonesian and international writers, readers, editors, bloggers, activists and during four days people from around the world exchanged ideas, participated in seminars, watched movies, read poems. This year’s theme was ‘Tat Tvam Asi’, ‘I am you, you are me’, a rooted philosophy with its origins back in Upanishads wrote in Sanskrit more...
Read more...Lizbon’u bu kadar özel kılan, kendine has havasını oluşturan, sanki Avrupa’nın diğer şehirlerine ait değil de başka bir dünyanın parçası olduğunu söyler gibi bize seslenen bu ufak şehrin derin ruhunu tarif eden şey ne? Eski şehrin dar sokakları arasında birden bir film setindeymiş gibi beliren tramvayın ritmi mi, tepelerin arasından birbiri ardına dizilen çatıları mı, köşe başlarında yakaladığınız kafelerinde oturanların imrenilesi sakin hali mi, nehrin buruk rengi ya da şehrin melankolisiyle...
Read more...What makes Lisbon so special? What makes its ‘sui generis’ atmosphere, its ‘distant’ mood from other European capitals? Why does it look like it belongs to some other world? What comes to your mind when you think of this small but ‘intense’ place? The slow rhythm of a tram appearing suddenly on a narrow street, the roofs that look as if they stand on top of one another, the reserved mood of the locals sitting in cafés, the bitter colour of the river or the verses of the poet who is...
Read more...14. İstanbul Bienali sergi mekanlarını tüm şehre yayarak Büyükada’yı da ‘Tuzlu Su’ kapsamında dahil etti. Büyükada’daki Grand Budapest Hotel filminden fırlamış gibi duran Splendid Otel, Mizzi Köşkü (1930-40 yılları arasında San Remo Oteli olarak hizmet vermiş), Troçki’nin yaşadığı ev (Yanaros Köşkü) sergi mekanlarındandı. Splendid otelde işi sergilenen Güney Afrikalı sanatçı William Kentridge ve Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk burada Bienal kapsamındaki bir söyleşide sürgünde olmaktan ve balık...
Read more...The 14th Biennial included the biggest of the Princess Islands in its itinerary and made this remote part of the city an exhibition centre within its conceptual framework ‘Salt Water’. The Splendid Hotel (as if it is taken out from the movie Grand Budapest Hotel), The Mizzi Mansion (which served as San Remo Hotel between 1930-40) and Trotsky House (The Yanaros Mansion) were the spaces where the works were exhibited. The South African artist William Kentridge whose works are exhibited in Hotel...
Read more...İngiltere merkezli Hay Festivali’nin Latin Amerika’daki uzantısı Cartagena de Indias Hay Edebiyat Festivali yakınlarda yapıldı. Gelecek vaad eden kırk yaşınının altında otuz dokuz Latin Amerikalı yazarın ismi açıklandı ve birçok festival etkinliğinde yer aldılar. Bu yazarlar kırk yaşını geçmemiş, yayınlanmış en az bir kitabı olan, Latin Amerika’nın on altı ülkesinden seçilen genç yazarlar, Latin Amerika’nın ‘yeni’ sesleri, ‘yeni’ hikaye anlatıcıları.Kolombiya gibi bir ülkede ya da Latin...
Read more...The UK based literature festival Hay had recently its Latin American gathering in the city of Cartagenas.Bogota 39 named Latin America’s promising writers under the age of forty who participated many activities within the festival. These writers are writers under the age of forty, with at least one published book, and they are the new voices, the new story-tellers of Latin America.In a country like Colombia or in any other country that witnessed the Latin American ‘boom’ in literature it...
Read more...Yolculuk da bir yol mudur? Anı yakalamanın bir yolu olarak Haiku ustası Matsuo Basho’ya göre evet.“Günler ve aylar sonsuzluğun gezginleri, gelip geçen seneler gibi. Hayatlarını teknelerin üzerinde geçirenler, ya da geç yaşını hala atının yularını tutmuş yürüyenlerin yaşamları yolculuktur, yolculukları evleridir. Ve çoğu yaşamlarının sonu ile yolda karşılaşırlar.” Matsuo Basho’nun “Dar yoldan Derin Kuzey’e” adlı 17. yüzyıl Japonya’sında yaptığı yolculukları anlattığı seyahat günlüğü böyle...
Read more...Is journey one of the ways? For Matsuo Basho, the master of Haiku as a form of capturing the moment, it is.“The days and months are travellers of eternity, just like the years that come and go. For those who pass their lives afloat on boats, or face old age leading horses tight by the bridle, their journeying is life, their journeying is home. And many are the man of old who met their end upon the road.” thus begins the travel diaries of Matsuo Basho in “The Narrow Road to the Deep North”,...
Read more...