Nordenskjold gölüne ayrılmadan önce son bir defa daha baktığımda buranın hayatımda gördüğüm en güzel yer olduğunu biliyordum. İsmini İsveçli coğrafyacı Nordenskjold’dan alıyor göl, kendisi buralara gelmekle kalmamış Antartika’da iki sene geçirmiş.
Parkın bizim gibi ziyaretçilere açılması altmış sene kadar önce. Torres del Paine ulusal parkı Şili sınırları içinde, dünyanın sekizinci harikası olarak anılan bölge. Benim gibi Arjantin’den ulaşacaksınız El Calafate şehrinden 4 saatlik bir yolculuk yapmanız gerekiyor. Günübirliğine de geçseniz, girerken ve çıkarken hem Arjantin, hem Şili’de sınırdan geçiyorsunuz (Şili’ye herhangi bir meyve, sebze, hayvansal gıda sokulması yasak olduğundan çantanızda bunları bulundurmamaya dikkat edin, üç yüz dolarlık bir ceza ödemek zorunda kalabilirsiniz). Eğer Şili’deyseniz Punta Arenas’tan veya Puerto Natales’ten ulaşabilirsiniz.
Parkın ortasındaki bölgede yükselen üç adet granit taş dağ buranın sembolü, ziyaretiniz boyunca bu dağları seyredebileceğiniz birçok manzara noktası var; organize bir turla günübirlik ziyaret edebileceğiniz gibi, alacağınız bilet üç gün geçerli olduğundan parkın içinde kamp yapabilir ya da otelde konaklayabilirsiniz; günübirlik yürüyüş yapabileceğiniz gibi kamp yaparak beş günlük meşhur W (haritada çizildiği şekliyle) rotasını da gerçekleştirebilirsiniz.
Parkta gördüğümüz yanmış ağaçları merak ediyoruz, 2005 senesinde çıkan bir yangında bu hale geldiğini öğreniyoruz. Parktan çıkıp da tekrar geldiğimiz yoldan Arjantin’e doğru ilerlemeye başladığımızda yine ülkenin meşhur Ruta 40 denen parkurundayız. 40 numaralı yol 5000 km ve Arjantin’i kuzeyden güneye geçen maceracıların memleketi. Ben de hayalimde bir motorsiklet üzerinde bu bomboş yolda son sürat ilerlediğimi düşlüyorum.