Didem Doğan

Tokyo: Akasaka’dan Roppongi tepelerine yürüyüş

Tokyo’nun tarihi bir şehir olduğu söylenemez. 2. dünya savaşında şehrin çoğunluğu yok olmuş, bu kadar kısa sürede dünyanın en gelişmiş merkezlerinden biri haline gelmesi bir mucize ve büyük ölçüde japonların üstün çalışkanlıkları ve disiplini sayesinde. Tarihi yerler hala kaldıysa buralar Asakusa bölgesi ve eski saraydan kalma Chiyoda bölgesi denilebilir. Benim kaldığım yer Akasaka bölgesi, buranın aşağısı Roppongi; son senelerde özellikle sanat müzeleri ve galerileri ile popüler hale gelmiş. 

İlk izlenimim şehrin inanılmaz şekilde sessiz ve tertemiz oluşu, ne bir korna, ne bir yüksek ses, sokaklarda ne bir sigara izmariti ya da ufacık bir çöp, 35 milyonluk bir şehirde olması inanılmaz bir sessizlik ve temizlik… Yol üzerinde bir park görüp hemen giriyorum, hafta içi ve öğle arası, çalışanlar yemeklerini almış, kırmızı yaprakları seyrediyorlar. Aralık’ın ilk haftası geçmiş olmasına rağmen sonbahar devam ediyor, tüm seyahatim boyunca tanık olacağım sonbahar renklerinin yüzlerce değişik hali. Dinginlik ve sükunet, ağaçların renlerini seyretmeye vakit ayıran, dikkat eden, zamanın geçişine özen gösteren insanlar… A

kasaka’dan aşağıya dönüp Roppongi tepeleri denen bölgeye doğru yürüyorum, Tokyo düzenli bir şehir olmasına rağmen bir turist için yol bulmak zor olabilir, bazı yerlerde İngilizce tabelaya rastlamıyorsunuz, japonların da İngilizce konuştukları pek söylenemez ama son derece yardımseverler, konuşmasalar bile cep telefonlarından hemen haritayı açıp size yol göstermeye çalışıyorlar. 

Other Collections
This site uses cookies to understand visitor needs. You can see our terms of service police here. To allow us to improve our content please click ok. OK