Gece, etrafımız zeytin ve çam ağaçları ile kaplı, yukarıda yıldızlar, kayanları yakalamaya çalışıyoruz ara ara gözlerimizi gökyüzüne çevirerek. Oturduğumuz tahta basamakların karşısındaki sahnede eski bir piano, bir çello ve bir viyolonsel ve yanlarında iki kadın opera şarkıcısı on yedinci yüzyıl İtalyan bestelerini seslendiriyor. Aşk, kıskançlık, ölüm, hayatın boşluğu, yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen aynı duygular, yaşadıklarımıza benzer hikayeler. Hortus Concululus adlı konser on yedinci yüzyılda bir grup müzisyenin bir araya gelip müzikte asıl olanın, değişmez olanın ne olduğu üzerinde kafa yorup ürettikleri İtalyan barok müziğinden parçaları dinletiyor, efsane Theodora Baka’nın da sesiyle. Schwarz Vakfı tarafından düzenlenen Samos Genç Sanatçılar festivalinde bir hafta boyunca her akşam farklı ülkelerden klasik müzik sanatçıları çalıyor, biz dinliyoruz. Bir diğer konserde genç Türk sanatçılar piyanist Yunus Tuncalı, violonselde Dorukhan Doruk, kemanda Veriko Tchumburidze bize yine unutulmaz bir gece yaşatıyorlar. Her sene Ağustos ayında gerçekleşen bu klasik müzik festivali aynı zamanda Pythagorion’daki sanat mekanında güncel sanat sergisi ile eşzamanlı, bu seneki serginin teması ise ‘Politik Melankolinin Anatomisi’ adlı sergi.
Samos’a Türkiye’den geçmek oldukça kolay. Karşı kıyı, Kuşadası’nın devamındaki Dilek Yarımadası milli parkının Askeriye’ye ait bölümü adanın güneyinde iseniz hemen elinizi uzatıp dokunacakmış gibi yakın. Ana karayla adanın arasının en kısa mesafede olduğu yer burası (bin iki yüz metre tam tamına). Fakat bu iki nokta arasını tarifeli tekneyle geçip varamıyorsunuz adaya çünkü gümrük noktaları her iki ülkede de farklı yerlerde bulunuyor. Kuşadası limandan bindiğiniz feribot adanın limanlarının ve gümrük noktalarının olduğu Pyhtagorion’a veya Vathi’ye geliyor. Yolculuk yaklaşık bir buçuk saat, yazın her gün sabah Kuşadası’ndan gelen akşam Samos’tan Kuşadası’na geçen teknelerle seyahat ediliyor. Samos’un merkezi Samos’ta ayrıca bir havaalanı da var.
Oldukça büyük bir ada Samos, adanın neredeyse tamamı yeşil, zengin bitki örtüsü dağların arasında yol alırken sizi mest ediyor, yeşil top şeklinde yayılmış zeytin ağacına benzer ufak ağaçlar, aralarından sivrilen serviler, rüzgarla hepsi bir tarafa savrulan ağaçlar ve Ege’nin vadileri aştıkça beliren tonlarca mavisi sizi bir film setinde yol alıyormuşsunuz gibi hissettiriyor. Her zaman rüzgarlı, akıntıdan dolayı deniz suyu hep temiz ve berrak, ağırlıklı taş plajlarla kaplı ada- adanın tek kumlu plajı Psili Ammos’u saymazsak. Güneydeki limanın yanı başında kurulan Pythagorion adını burada beşinci yüzyılda yaşayan ve sonraları sürgün edilen matematikçi Pitagor’dan alıyor. Eski merkez olan Vathi limanının bulunduğu yer ise yaklaşık yirmi kilometre mesafedeki adanın kuzeyindeki başkent Samos’ta bulunuyor. Bir araba kiralayıp köyleri gezmek yapılacak en güzel şeylerden biri. Pythagorion’dan yola çıkıp kuzeye doğru sürmeye başladığınızda bir mola vereceğiniz nokta hemen Pythagorion’un çıkışında bir ufak manastır ve devamındaki eski tiyatro. Yola devam edip kuzeye Samos’a doğru gidip adanın merkezini ziyaret edebilirsiniz ya da Batı’ya doğru Kokkari’ye gidip hemen ardından gelen sahillerde (Lemonakia, Tsamadou) denize girebilirsiniz. Biraz daha uzun bir yol yapmaya niyetiniz varsa adanın en zor ulaşılan köylerinden biri Manoletas’ı tavsiye ederiz. Ana caddeden ormanın içine girip yaklaşık on dakika kadar kıvrıla kıvrıla yukarı çıkan dar yolda etrafınız envai çeşit ağaçlarla kaplı, güneş ışığının sızdığı dar yol yukarıda sizi Samos’un en tepe noktasından seyredebileceğiniz bir meydana çıkaracak. Küçücük bu köyün dar sokaklarında seramik eşyaları satan dükkanlar, birkaç kafe, hatta en tepede bir taverna, merdivenlere oturmuş teyzeler, bizim gibi akşam üstüne yakın bir saatte varmışsanız harika bir manzara kat ettiğiniz yola değdiğine sizi ikna edecek. Aşağıya aynı yoldan inip yine Samos tarafına doğru yol alıp bu sefer adanın kuzey ile güney noktaları arasında konumlanmış bir başka şirin köy Mytlini’de durmalısınız. Burada bir sinema salonu, Cinerex, açık hava sineması ile meşhur.
Samos’ta geçirdiğimiz zamanlar hep temiz ve soğuk denizin, yeşilin, bitki örtüsünün, kuzeyden güneye esen rüzgarın, basit şeylerle mutlu olmanın hatırlandığı o masum hali hatırlatan çocukluk günlerinin bir devamı gibi bize beklemediğimiz bir mutluluğu armağan etti.