‘Sanki film seti gibi’ cümlesini telaffuz ettiğiniz yerleri hatırlıyor musunuz? Sakız adasında dağların arasında ortaçağdan kalan bazı köylerde tam anlamıyla bu hisse kapıldığımı söyleyebilirim. Güneş ışığının ağaçların dallarının arasından sokağa yansıdığı bir köy meydanı, taş evler ve taş duvarların çevrelediği birkaç dar sokaktan oluşan bir ufak yerleşim yeri, bankta oturmuş sohbet eden yaşlı teyze ve amcalar, bir köşede miskim miskin uyuyan kediler, taze bir dağ havası, ılık rüzgarın yaydığı yasemin, biberiye, mine çiçeklerinin karışımdan oluşan burnunuza gelen mayhoş kokusu. Bir kahve içmek için oturup soluklandığınız o anda kendinizin buradan geçen bir yolcu olma şansına sahip olduğunuz için duyduğunuz minnet duygusu.
Yunanistan’ın beşinci büyük adası Sakız adası Çeşme’den yaklaşık yarım saat ulaşılabilen bir feribot yolculuğu ile gerçekten hemen oracıkta bir yer; ama her ada gibi size sadece ada olmasından ötürü ana karada hissetmediğiniz türden bir kendine has hali var: bilinebilir sınırlar, başı ve sonunu öngörebildiğiniz için bir ‘kutu içinde olma hali’, hemen ana karaya geçemediğiniz ve feribot saatlerine bağlı olduğunuz için bir uzakta ve ulaşılamaz olma hali, kısaca sadece adaların sahip olduğu o ayrıksı hal.Sakız adası halkı tarih boyunca Ceneviz, Bizans, Osmanlı hakimiyeti altında yaşamış ve her dönemin bıraktığı miras adanın farklı bölgelerinde hissediliyor.
Karpas bölgesi Limandan güneye doğru ilerlerken geçeceğiniz yaklaşık yedi kilometrelik bir bölge, sarı-kahverengi renk taş duvarlarla örülü bu bölge servi ağaçlarının, yeşil panjurlu taş evlerin sıralandığı Ceneviz döneminin en belirgin hissedildiği yer. Adanın merkezi limanda Osmanlı döneminden hamam ve cami, Bizans müzesi adanın tarihini tanımak için ziyaret edebileceğiniz yerlerden. Adaya ismini veren sakızın yetiştiği Mesta bölgesinde sakızın nasıl üretildiğini anlatan bir müze bulunuyor. Yine bu bölgede yer altı mağarası Olimpia da giriş ücreti ödenerek gezilebilecek bir başka yer.Dağ köylerine gelince, Sakız adsının en güzel yanlarından biri vadilerde kurulmuş ortaçağdan kalma taş duvarlarla çevrili bu köyleri gezmek. Adanın güneyinde Pyrgi, Mesta, Vessa köyleri, adanın kuzey bölümünde Avgonia, Anavatos ve bu köylere giderken ziyaret edebileceğiniz Unesco mirası listesindeki Nea Moni Manastırı.
Adanın merkezi Chios, liman bölgesinde konaklayıp bir araba kiralayarak ya da merkezden kalkan yeşil otobüs ile buraları ziyaret edebilirsiniz.Sakız adası deniz açısından sahip olduğu doksan bir koy ile oldukça geniş alternatifler sunuyor. Hiçbir tesisin olmadığı taş plajlardan daha konforlu bir şekilde şezlongunuz ve tavernanız ile tüm günü geçirebileceğiniz plajlara kadar Ege’nin soğuk suyu ve mavinin farklı tonları günün her saatinde ayrı güzellikte diziliyorlar.