São Paulo denince aklınıza devasa bir metropol gelsin, sonsuza kadar uzanır gibi görünen gökdelenler, her zaman trafiğin olduğu caddeler, milyonlarca insan, zengin ve fakir arasındaki en derin uçurumların olduğu birbirinden farklı semtler, en lüks restoranlardan sokaklarda insanların uyuduğu mahallelere kadar. Alt geçitler, gökdelenler, duvarlarda ne kadar çok grafiti ile kaplı olduğuna şaşıracaksınız.
Uluslararası havalimanı Guarulhos’tan (GRU) merkeze ulaşım taksilerle, daha lüks ve güvenli taksi kategorisinde beyaz arabalarla (Guarucoop- kredi kartı ile ödeme yapmanız mümkün, merkeze gitmek için 150 BRL civarında bir ücret ödersiniz. Ya da Republica’ya, şehrin eski merkezine kadar giden shuttle otobüsleri kullanabilirsiniz.
Kalmak için birkaç seçeneğiniz var: şehrin en şık bölgesi Jardins- Türkçe’de bahçeler anlamına gelir- Paulista caddesi üzerinde ve aşağısındaki Jardins bölgesinde en şık oteller bulunur; bir diğer bölge yine iyi oteller bulacağınız ama akşamları daha sakin belki biraz tekinsiz olan eski şehrin merkezi República; en güzel ve sakin semtlerden Higienópolis - Yahudi nüfusun ağırlıkta olduğu- yine çok uzak olmayan ve seveceğiniz başka bir bölge. São Paulo Rio kadar turistik açıdan cazip bir şehir olmasa da çok güzel müzeler gezebilirsiniz, çoğunlukla Jardins bölgesindedir bu müzeler. Dünyanın her yerinden iş adamlarının ziyareti şehre hem çok sayıda otel, hem de çok sayıda iyi restoran kazandırmış. Fiyatları Avrupa’ya göre bile yüksek bulabilirsiniz. Brezilya, diğer Latin Amerika ülkelerinin aksine, pahalı bir yer. Bir diğer turistik mahalle duvar grafittileriyle ünlü Vila Madalena; burada ayrıca café ve barlar, tasarım mağazaları bulabilirsiniz.
Churrascaria denen restoranlar sınırsız et yiyebileceğiniz mekanlar. Öğle aralarında çalışanların çoğunlukla ‘kilo’ ile servis yapan açık büfe restoranlarda yemek yediğini göreceksiniz. Şehrin en güzel yanlarından biri her mahallede ufak da olsa size ‘tropikal bir ülkede’ olduğunuzu hatırlatan dev palmiyelerle ve en iyi kalitede ahşap banklarla kaplı parkların olması. Sokak müzisyenleri de bir başka güzel yanı. Brezilyalıların ırksal, dinsel, kökensel çeşitliliği muhteşem bir müzik yeteneğine sahip olmalarını sağlamış.
Şehirde metro hattı da var. Tüm Latin Amerika’nın finansal ve ticari başkenti bu devasa yerde kocaman bir park var: Ibirapuera Parkı, nefes alabileceğiniz, her zaman spor yapan insanlarla dolu bir park (Brezilyalıların spora merakı çok ünlüdür ve sadece futbol değil voleybolda ve başka dallarda da iddialılardır).
Rio de Janerio’nun gecekonduların hemen şehrin içinde olmasından ötürü suç oranıyla ünlü olmasından farlı olarak São Paulo’da biraz daha güvende hissedebilirsiniz ama yine de sonuçta Brezilya’dasınız ve hiçbir zaman yanınızda çok fazla para taşımamanız ya da değerli eşyalarınızı göz önünde bulundurmamanız gerekir.
São Paulo müzeler açısından oldukça zengin bir yer: Paulista Caddesi üzerinde MASP, Japon Evi ve Casa das Rosas, Jardins bölgesinde İmaj ve Ses Müzesi, Brezilya Evi, eski şehirde Luz Tren İstasyonu karşısında harikulade Pinocateca, yine eski şehirde Brezilya Bankası Müzesi.
Son not: eğer arada başınızı kadırır da gökyüzüne bakarsanız her gün onlarca helikopterin şehrin trafiğinden kaçmak için kullanıldığına şahit olacaksınız.