Sabah dışarıya attığım ilk adımla yüzümde taze bir hava, Aralık ayı, gecikmiş bir kış mevsiminin hemen öncesinde Paris.
Şehrin belki de en tipik, en güzel yürüyüş rotalarından biri için Rue de Seine’den başlıyorum- St Germain des Pres mahallesinde bir ara sokak, sonu Seine nehrine varan tipik bir Paris sokağı. Yukarı taraftaki Boulevard St Germain çok meşhur kafelerle sıralı, edebiyat dünyasının zamanında buralarda konumlanmasından dolayı bir namı var bu mahallenin… Nehir tarafına doğru yürümeye başlıyorum. Sokak boyunca sağlı sollu galeriler, kitapçılar, nehre varıyorum, karşı tarafa geçmek için bir çok seçenek var, bir tanesi Pont des Arts, iki yanındaki demirleri aşıkların dilek kilitlerini astıkları için neredeyse çökecek. Milyonlarca aşk sözcüğü, isimler asılı, köprüye artık zarar verecek safhada doldurmuşlar. Seine nehri ortasında iki adacığı da içine alarak genişliyor bu noktada, nehrin diğer tarafındayım, bir sonraki köprüden yine karşıya geçiyorum, Ile de la Cité ve Ile St Louis, iki adacıktan birini seçmek gerekiyor, ben küçük olandan yana kullanıyorum tercihimi, Ile St louis, adacığın Eiffel Kulesi tarafına bakan ucunda bir noktadayım, Louis Aragon Meydanı imiş- ‘Mutlu aşk yoktur’ diyen şair değil miydi-, aşağıda, nehrin kenarında bir aile kuşlara yem veriyor. Eğer tekrar kara tarafına geçer de geldiğiniz yöne doğru yürürseniz bu sefer sağ tarafınızda kalan nehrin üzerinde Ile de la Cité’nin kenarında Notre Dame Katedrali’ni göreceksiniz. Tam karşısındaki bölge St Michelle, nehre bakan tarafta yol üzerinde turistlerin sıkça uğradığı, İngilizce kitaplar sattığından olsa gerek, Shakespeare & Company var, içeri girip kitapları karıştırabilirsiniz.
Tekrar nehrin diğer tarafına geçiyorum, bu sefer biraz daha içerilere dalıp Paris’in en civcivli bölgelerinden birine gidiyorum; Le Marais. Picasso Müzesi, Victor Hugo’nun yaşadığı ev, Yahudilerin yoğun olarak yaşadıkları bu bölgedeki sinagoglar, başlı başına gezmeniz gereken bir mahalle… Bu ziyaretleri benim gibi başka bir zaman erteleyip Place des Vosges meydanın kırmızı kiremitli binalarla çevrili simetrik güzelliğin keyfini çıkarıp aynen geriye yürüyebilirsiniz, hak ettiği zamanı ayırmak üzere geri gelmeye söz vererek…