Kaliforniya deyince aklınıza ilk ne geliyor? Güneş, palmiye ağaçları, ünlülerin yaşadığı havalı evler, sörfçüler, çocukken seyrettiğimiz dizilerden aklımızda kalan eğlenceli hayatlar, geniş caddelerde hızla giden büyük arabalar, sarışın insanlar, mavi gözler…
San Francisco’ya uzun bir uçuş sonrası bir akşam vardığımızda yemek yemeye dışarı çıkıp bir büfede kendimizi onlarca Asyalı insanın ortasında bulduğumuza şaşırmıştık, yanlışlıkla Çin’e mi varmıştık yoksa… Kaliforniya bugün Asya ülkelerinden en çok göç alan bölgelerden biri. Aslında bu eyalet daha yakın zamana kadar Meksika’ya ait, 16. ve 17. yüzyıllarda Yeni İspanya denilen toprakların bir parçası, 19. yüzyılın sonlarına kadar ise Meksika toprağı idi. Bugün de hala hispanik kültürün izlerini mimariden gündelik hayatta sıkça kullanılan ikinci dil İspanyolcaya kadar görmek mümkün.
Zenginliğe kavuşması ise 19. yüzyılın ikinci yarısında 'gold rush’ denilen altın avı döneminde gerçekleşmiş. Bugün bir ülke olsa dünyanın beşinci büyük ekonomisine sahip olacak bu eyalet internetin ve film endüstrisinin merkezi.
Bir turist olarak Kaliforniya’ya geliyorsanız, şöyle bir program işinize yarayabilir. San Francisco’ya varır, Los Angeles’tan ayrılırsınız, ya da tam tersi. San Francisco’da geçireceğiniz üç-dört günde şehrin merkezi Union Square civarında konaklayıp tramvay ya da diğer toplu taşıma araçlarını kullanarak gezebilirsiniz (burada araba kiralamanıza gerek yok). Union Square civarındaki müzeler, Parkı, Golden Gate köprüsü ve karşı taraftaki Sausalito, Çin Mahallesi, kafe ve barlar size hem ABD’nin rahatlığı ve refahını yaşatacak, hem de New York’taki gibi bir telaşın içine sokmayarak daha dingin bir tatil geçirmenizi sağlayacak. San Francisco hava gün içinde sürekli değişebildiğinden bir lahana gibi giyinmeniz gerekiyor, bir güneşli, bir sisli, bir sıcak bir soğuk bir havaya hazırlıklı olmalısınız.
Kaliforniya’nın diğer şehirlerini görmek için size güzel bir öneri: Amtrak ile trenle seyahat. Seattle’dan başlayıp aşağıya inerek Pasifik Okyanusu boyunca tüm Kaliforniya’yı kat eden bu iki katlı trenler daha yavaş bir seçenek olsa da kendisi başlı başına bir deneyim olduğu için ve size harika manzaralar eşliğinde bir yolculuk vaad ettiği için mutlaka bir noktada bu seçeneği de değerlendirmelisiniz. Eğer zaman ile bir derdiniz yoksa sabah San Francisco’dan trene binip akşama Santa Barbara’ya varıp, ertesi gün aynı şekilde daha güneye Los Angeles’a veya San Diego’ya yolculuk edebilirsiniz.
Los Angeles’ta kesinlikle arabaya ihtiyacınız olacak- yedi şeritli yollarda hızla giden milyonlarca arabanın arasında direksiyona geçme cesaretiniz varsa. Daha dingin ve doğaya yakın bir tatil için Santa Barbara’yı tercih edebilirsiniz. Buranın insanlarını ABD’nin geri kalanına göre daha sıcak bulacak, hayat bermuda ve parmak arası terlikle de geçirilebiliyormuş dedirten telaşsız ve rahat insanlarla sohbet etme fırsatı yakalayacaksınız.