Her bienalde olduğu gibi bu bienalde de mekanlar ve mekanlarda sergilenen eserler arasında bir bağ kurulmak istenmiş. Vietnam’lı sanatçı Nguyen Huy An’ın eserinin de bu mekanla bir ilişkisi var. Bu mekan Ermeni cemaatinin haftalık gazetesi Agos’un ofisi olduğu gibi öldürülen Ermeni gazeteci Hrant Dink ismini taşıyan bir kültür vakfı aynı zamanda. Hrant Dink suikastının acısını sadece Ermeni cemaati değil tüm Türkiye paylaştı, yazdıklarından dolayı kurban edilen birçok gazeteci yazar gibi onun gölgsi de son sekiz senedir üzerimizde ve bize düşüncelerini ifade eden aydınlarımıza sahip çıkamadığımızı her daim hatırlatıyor… Vietnam tarihi itibariyle çok yakın zamanda yaşadıklarının gölgesinde kendisini var etmeye çalışan bir toprak, savaşlar ve değişen rejim, gelenek ve Vietnam kadınının rolü; Hanoi sokaklarından gelen bu sanatçının söylemek istedikleri tüm bunlarla ilişkili. Hanoi’de Ho chi Min’in mumyasının bulunduğu anıt mezar şehir merkezinde, bugünkü Vietnam’ın kurucusu ve Saigon’a yeni ismini veren politik figür, gölgesi üzerine düşünür ama direkt ifade etmek için onu seçmez, Hanoi parkındaki Lenin heykelini seçer, Lenin komünist Vietnam için öenmli bir başka figürdür, Lenin heykelinin güneş ışınları ile parka vuran gölgesini hesaplar, formül haline getirir ve duvara yazar- bir politik ütopyanın peşinde halkları sürükleyen iki insanın gölgesinin ne anlama geldiğini söylemeye çalışır… Bir dizi yuvarlak resimler, Vietnam’da her köyde olan bir kuyu bu, derinliklerinde bir dolu şey saklayan ama yüzeyinde durgun görünen sular… Bir başka odada üç ayaklı büyük bir siyah çubuk, üzerinde simsiyah bir top, duyunca kulaklarıma inanamıyorum: Vietnamlı kadınların yere düşen saçları bunlar, top haline getirilmiş, geleneğin gölgesi mi bu? Vietnam’da her adım başında gördüğünüz çalışan kadının, tüm ülkeyi ayakta tutan kadın emeğinin gölgesi mi...