Başkent Delhi’nin en önemli ziyaret yerleri Gandhi anıtından başka yine Rajastan bölgesinde gördüğümüz Moğol İmparatorluğu döneminden kalma mimari harikaların devamı İslam sanatı örnekleri: türbeler, minareler, camiiler.
Humayun’un mezarı: Başkent Delhi’deki bu mezar Babür İmparatoru Hümayun’un ve aile eşrafının türbelerinin olduğu büyük bir kompleks. Bu bahçe türbe İran ve İslam mimarisi etkilerini taşıyor, Taj Mahal’in yapımına da ilham vermiş.
Qutub Minar: Dünyanın en uzun kiremit minaresi, 73 metre, kahverengi-kırmızı taştan sanki gökyüzüne doğru örülmüş Qutub Minar. Bu minare ile birlikte diğer cami, türbe, demir sütun, medrese gibi yapılarla bir bütün olarak ziyaret edilen Qutub Kompleksi Yeni Delhi şehir merkezinde. Yapımına 12. yüzyılda Delhi Sultanlığı zamanında başlamış, ismini aldığı Qutub-ud-din Aibak tarafından yaptırılan bu minarenin yenilgiye uğratılan Delhi’nin en son Hindu krallığına karşı bir zafer gösterisi olduğu, aynı zamanda daha gündelik işlevi de düşünülerek ezan okunması için yaptırıldığı söyleniyor.
Hindistan’ın en büyük camiisi Jama Masjid: Mughal imparatoru Shah Jahan’ın Taj Mahal ve Kızıl Kale’den sonraki en son mimari mirası 17. yüzyıl döneminden kalma Cuma Camii ise yine Delhi şehir merkezinde. Dört kubbeli, iki minareli, üç büyük kapısından birinin içine girip devasa avlusunun mermer taşlarında yürüdüğünüz bu ziyaret dünyada en fazla ikinci müslüman nüfusun barındığı, onca değişik tanrıyla karşılaştığımız Hindistan’da şaşırtıcı bir deneyim. Çıkınca hemen karşısındaki Eminönü’nü hatırlatan sokaklarında dükkanlara dalabilirsiniz.