Türkiye’nin sonunda bir Hollywood’u oldu, o da Bodrum. Uzun bir süre biraz önyargıyla yaklaşıp tatil seçeneklerini Kaş gibi zamanında Bodrum’a göre daha bakir kıyılarda geçirenler Bodrum’un bugün geldiği hali karşısında hayıflanabilirler. Ama bir defa Bodrum’da uzunca bir vakit geçirip İstanbul’da buldukları konforların çoğuna sahip olup bir de üzerine denizi olan bir yerde yaşadıktan sonra neden büyük şehirlerden gelenlerin artık yaz kış burada olduklarını anlayıp hak verecekler.
Bodrum tabiki birçoğumuzun bildiği, ya da kulaktan aşina olduğu bir yer. Biz o yüzden biraz mekanlarına değinelim. Deniz için en güzel opsiyon Akyarlar diyebiliriz. Hem buradaki eski devre mülklerin sunduğu daha ekonomik konaklama seçenekleri, hem de serin ve dingin denizi ile gerçekten de güzel deniz ve dinlenme arayanlar için Akyarlar önerilebilir. Akşamları hareketli yerlere gelince, Batı tarafındaki Gümüşlük- eskiden sadece Mimoza’sı ile meşhur sahil artık birbiri ardına dizili restoranlarla dolu, Jazz Cafe güzel müzik dinlemek için oturabileceğiniz bir yer. Merkezin oldukça turistik Marinasında yine onlarca mekan sahil şeridinde kale manzaralı masaları ile gelenleri çağırıyor. İspanyol restoranından meyhanesine, gurme kafesinden Leman Kültürüne her zevke uygun mekan bulmak mümkün. Bizim en sevdiğimiz mekan ise Ortakent Konacık tarafındaki Zai oldu; inanılmaz büyük bahçesi, kitapçısı, canlı müziği (ağırlıklı caz konserleri), bahçesindeki heykel koleksiyonu burada saatlerce vakit geçirmemizi sağladı (yemek içmek konusunda da gönlümüzü kazandı). Eğer gündüzden gidip hem beach hem bar olan bir mekanda denize de girerek günü batırmak istiyorsanız Gündoğan’daki denizin üzerindeki iskelelerden birine konabilirsiniz. Bir başka müzik dinleyebileceğiniz mekan yazın açık havada caz konserleri gerçekleştirilen Dibeklihan. Bodrum’un son senelerde dünya sosyetesinde yer etmesinin bir nedeni de en üst segmente hitap eden otel zincirlerinin birbiri ardına açılması; Edition’ından Mandarin Oriental’ine, Le Meridien’ine, Six Senses’ına kadar uluslararası çok ufak ama çok zengin bir kitle için St Tropez vari bir Türk Rivierası yaratıldı. İster yeşil sandalyeni açıp kahvenizi yudumlayın ister disko müziği çalan bir beach’te ayaklarınızı uzatın Bodrum herkes için bir şeyler vadediyor.