Burdur ili sınırlarındaki Sagalassos antik kenti ve bölgedeki arkeolojik çalışmalar hakkıda detaylı bilgiler veren sergi Yapı Kredi Kültür Merkezi’nin üç katına yayılarak hem kazı alanından getirilen orijinal parçaları görmenizi, hem de çalışmalarda yer alan ekibin kendi alanında verdiği bilgileri, ayrıca şehrin tepeden çekilmiş videolarını izleyerek gezmenizi sağlıyor.
Antik dönemde Pisidia bölgesinin başkenti Sagalassos Toros dağlarının eteklerine kurulmuştu. Yüksekliği 2000 metreyi bulan dağların batı yamacında kurulan şehir hakkında belki de bu konumu dolayısıyla uzun yıllar saklı kaldı ve iyi korundu. 18. yüzyıldan itibaren yabancı gezginlerin burayı ziyaret ettiğini ve böyle bir şehirden haberdar olduklarını biliyoruz ancak kazı çalışmaları çok sonra 1972’de başladı (Marc Waelkens başkanlığında ) ve kırk sene kadar sonra Sagalassos ziyarete açıldı. Burdur’a yaklaşık otuz kilometre, Antalya’ya yaklaşık yüz kilometre mesafedeki bu ören yerinde dönemin antik şehri Yukarı Agora, Aşağı Agora, Kral yolu, Antoninler Çeşmesi ve diğer çeşmeler, anıt mezarlar, gıda pazarı (Macellum) gibi birçok alandan oluşuyor. Burdur Müzesi’ndeki müzede ise kazılardan çıkarılan birçok heykel sergileniyor. Trt 2’de yayınlanan Anadolu Arkeolojisi isimli programa ve İstanbul’da gerçekleşen bu sergi ile bu antik kenti ayağımıza kadar getiren Yapı Kredi Kültür Merkezi’ne teşekkür ediyoruz.
Sagalassos bulunduğu coğrafyada dağların altında sakı birçok su kaynağı olduğundan burası bir ‘sular şehri’ idi. Gymnasium ve hamam gibi işlevi olan mekanlarda kullanıldığı gibi görsellik açısından şehre ihtişam katan çeşmelerde de kullanılmıştı (Nymphaion denen bu çeşmeler adını su perisi nymphe’den alır). Şehir Roma döneminde altın çağını yaşadı ki bu dönemde 2500 ila 3500 kişinin yaşadığı Sagalassos Antik dönem için büyük sayılabilecek bir kentti. Bu dönemde gücü imparatorda simgelenmiş Roma İmparatorluğu’na duyarsız kalmamak adına yönetici heykelleri yapıldı. Bunlar şehrin Yukarı Agora’sında sergilenirdi. Yapı Kredi Merkezi’ndeki sergide Roma İmparatoru Marcus Aurelius’un imparator kültünden parçalar göreceksiniz. Heykelin parçalar halindeki kafa ve bacak kısımları size nasıl devasa bir boyutta olduğuna dair fikir verecek. Şehirde düzenli toplum hayatı 13. yüzyılda sona erer. Ama tabiki Ağlasun’da yaşayan yerel halk bu antik kentin varlığından haberdardı. Dönemin toplumsal özellikleri, bölgenin coğrafi yapısı, bitki örtüsü, beslenme alışkanlıkları, detaylı biçimde çok disiplinli bir çalışma ile ziyaretçilere anlatılıyor. Bu sergiyi kaçırmayın.