Panama şehrinin Amador bölgesinde deniz kenarında renkli ve egzantrik görünümü ile tanınan ünlü mimar Frank Gehry imzalı bu bina Bio çeşitlilik üzerine temellendirilmiş hem Panama’ya hem de dünya coğrafyasının nasıl şekillendiğine dair bilgiler veren çok değerli bir müze. Panama Kanalı’nı ziyaret ettiğinizde Miraflores Locks ile kombine bir bilet alıp burayı gezmenizi tavsiye ederim. Çünkü yaklaşık otuz-kırk senede tamamlanmış kanalın öncesinde nasıl milyonlarca yıl boyunca oluştuğunu anlamanız açısından doğanın ve insan oğlunun zaman anlayışının nasıl birbirinden ayrıştığına dair bir fikir verecek size. Müzedeki açıklamalar hem metin, hem interaktif videolar, hem de sergilenen fosil ve taşlar ve resimler ile öylesine detaylı sergileniyor ki burada bu açıklamaların çoğunu aynen aktarıyoruz.
Bioçeşitlilik deyince Dünya üzerindeki tüm yaşayan organizmalar ve biyolojik sistemlerin çeşitliliği anlaşılır. Bu bio-çeşitlilik bir çok seviyede, hem türlerin kendi genlerinde, hem de daha global bir bio alanda gözlemlenir.
Müzede karşılaşacağınız bir kelimeyi açıklamakta fayda var. Panama milyonlarca yılda oluşmuş bir ‘isthmus’. İsthmus sözlük anlamı: bağ, kanal, kendinden geniş iki boşluğu/organı birbirine bağlayan organ. 4 milyon sene önce Panama iki kıtayı birleştirdi ve denizi böldü. Bu nasıl gerçekleşti?
Yer altında soğuyan ve sertleşen magma yüzeye ulaşmadan önce büyük taşlar oluşturur (müzede 17 milyon sene öncesine ait en eski taş da sergileniyor). Bu büyük magma parçaları o kadar yavaş soğur ki bu süreçte büyük mineral kristaller oluşur ve gabbros, diorite denen granül dokulu taşlar bu şekilde meydana gelir.
Panama isthmus’u kapanmadan önce Atlantic ve Pasifik suları birbirine karışabiliyordu ve iki okyanusta aynı derecede tuzlu idi. Bu Orta Amerika deniz yolu suların iki okyanus arasında serbestçe dolaşımını sağlıyordu. Isthmus kapandığında okyanuslar birbirine karışamaz hale geldiler, Atlantik Pasifik’ten daha tuzlu oldu. Tropik Atlantik’te buharlaşan su rüzgarla ilerleyerek tuzu arkasında bıraktı, Pasifik’te ise yağmur olarak düşen su bu okyanusu daha az tuzlu yaptı. Bu iki okyanus arasındaki tuz farkları Büyük Okyanus Taşıma Bandı’nın gelişmesini sağladı, bu da Dünya’nın okyanusları arasındaki hem derin hem yüzeysel su akışlarını düzenleyen sistemi sağladı. Körfez akıntısı Kuzey Atlantik’e tuzlu suyu taşıdı, su burada soğudu. Soğuk tuzlu su görece olarak daha yoğun olduğu için batarak güneye doğru aktı. Körfez akıntısının sıcak suları kuzeyde suyun buharlaşıp kar ve yağmur olarak düşmesine neden oldu. Ve devamında her sene artan biçimde düşen kar ile yer küre yeni bir Buz Çağı’na girdi. Toprağa daha çok kar düştü, nehirlerdeki taze su denizlerin daha yüksek derecelerde donmasına sebep oldu ve böylece daha çok buzul oluştu. Sadece kutuplarda değil tüm dünyada sıcaklıklar düştü. Afrika kıtası kurudu ve ormansızlaştı, bu da insan türünün evrilmesinde etkili oldu.
İki kıtanın kapanmasının devamında bugün Panama hem kıtalar hem okyanuslar arasında bir bağ ve ayırım sağlar. Global olarak bunun etkisi büyük olmuştur. Panama mikro düzlemi sağındaki Karayip tüm sene sıcak ve mercanların oluşumuna elverişliylen solundaki Pasifik’in soğuk derin suları mercanların oluşuma elverişli değildir.
Panama isthmus’unun oluşması tüm global coğrafi yapılanmayı, iklim modellerini, okyanusların devinimini değiştirmiş ve yerkürenin soğumasına sebep olmuştur. Aynı zamanda Afrika’daki iklim değişikliklerinin sebebi olup buna bağlı olarak insan evrimini de yönlendirmiştir.