2017 Eylül’ünde başlayıp Aralık ayına kadar 16 ülkede 32 şehirden fazla yerde gerçekleşen Bienalsur 350 sanatçı ve küratörü bir araya getiriyor. Kendini kendi kartografisini çizen Bienal olarak tanımlıyor. Buenos Aires Bienal’in 0 noktası.
Kasım’ın ilk günleri Buenos Aires’te ilkbahar, limana vardığımızda deniz kokusu, Göçmenler Müzesi’nin girişinden başlayarak üçüncü kata kadar size eşlik eden cam kavanozlardaki mumların kokusu daha defile başlamadan sizi başka bir dünyaya taşımaya yetiyor. Her katta Bienal kapsamında bir iş var, odalara girip çıkıyoruz. Önce müzik başlıyor, sonra defile. Brezilyalı moda tasarımcısı Ronaldo Fraga’nın Bienalsur kapsamında gerçekleşen defilesi ‘Genesis- Latin Amerika kanı’ adlı şovda tasarımcının giysileri ile podyumda yürüyenlerin hiçbiri model değil, sanatçı, sporcu, küratör… Kıyafetlerin canlı müzik eşliğinde bir bir önünüzden geçiyor. Arjantinli şarkıcı Charo Bogarín defile boyunca iki müzisyenle birlikte sahnenin tam ortasında bir konser veriyorlar. Modanın siyasi bir dil olduğunu söyleyen tasarımcı bu defilede Latin Amerika’nın tüm renklerini yabancı düşmanlığına karşı kullanmış. Defilede yürüyenlerden biri Şilili sanatçı Voluspa Jarpa’nın şu anda Santiago’da Mac 100’de sergilenen işini görmüştüm. Kendisinin ayrıca Bienalsur kapsamında Buenos Aires’te Haroldo Conti anma merkezinde (Arjantin’in askeri cunta döneminde kaybolan Conti’nin adını taşıyan bir kültür merkezi) sergilenen bir başka sergisi de var…
Yine Bienalsur kapsamında Güzel Sanatlar Müzesi’nde Fransız heykeltraş, ressam ve film yapımcısı Christian Boltanski’nin işi ‘Gizemler’; sanatçı Patagonya’ya gidip deniz kenarına trompetler yerleştirmiş, rüzgarla birlikte trompetten çıkan ses balinaların sesine benzediğinden. İşiyle ilgili yapılan röportajda ‘başkasının hayatına bakarsanız o hayatın bir parçası olursunuz ve kendiniz diye bir şey ortadan kalkar… Zamanın geçişine karşı savaşamazsınız, Tanrı zamanın sahibidir.’ diyor, videosu linkte: http://bienalsur.org/en/quienes