12. yüzyıldan itibaren tüm Siyam Krallığı’na ev sahipliği yapmış bu kompleks. İçeri girdiğinizde birbiri ardına açılan kapılar gibi sonsuz görünen kubbelerin, avluların arasında ilerlemeye başlıyorsunuz. Birbirinden farklı birçok süsleme ve mimari stil var, altın renkli süslemeli kubbeler ve sütunlar güneş ışığını kendine çekerek olduklarından daha da ışıltılı görünüyorlar. Alice harikalar diyarına yolculuk yapmışsınız gibi hissediyorsunuz.
Asimetrik oldukları için, bir kubbenin çaprazından diğerini görüyoruz, arka arkaya uzanan parlayan tepecikler gibi gözümüzü alıyorlar. Belki de bu ilüzyon tekniği Doğu’nun gizemini inşa eden unsurlardan biri. Batı’daki rasyonalitenin aksine hayal dünyası ile inşa edilen bir medeniyet olması… Büyük Saray’ın içinde yer alan Wat Pho Budizmdeki en önemli ziyaret yerlerinden. Wat Pho, Hindistan’da Buddha’nın yaşadığına inanılan manastırın ismi. Yatan Buda şaşırtacak derecede büyük, uzanmış, başını sağ eline yaslamış, yüzü gülümser bir halde huzurlu bir Buda heykeli. Yüzündeki huzurun bir nedeni var, çünkü Parinirvanaya ulaştığına inanılan günü anlatıyor. Mahayana budistleri Şubat ayında bu günü Buda’nın en son nirvanaya ulaştığı ve tekrar dünya hayatına gelmemek üzere öldüğü gün olarak anar ve gelecekteki kendi ölümleri hakkında düşünmek için bir fırsat olarak geçiriler.