Asakusa’dan kalkan turistik vapılardan birine binip aşağı doğru iniyorum, güneşli bir gün, deniz havası almak hoşuma gidiyor. Halbuki deniz değil bir nehir burası, Sumida nehri yukarıdan aşağıya Tokyo’nun iki yakasını birçok köprü ile birbirine bağlıyor, şehrin siluetini modern gökdelenler oluşturuyor. Tokyo, İstanbul ya da Rio de Janeiro gibi başınızı kaldırıp da hayran olacağınız bir coğrafyaya ve şehir siluetine sahip değil belki ama merakınızı uyandıracak şeyler detaylarda, girdiğiniz dükkanlar, yeraltı ulaşım sistemi, 35 milyonluk şehirde hiçbir yüksek sesli konuşmayı veya korna gürültüsünü bir kere bile duymayışınız, yere atılmış tek bir izmarit bile olmaması, gündüz hatasız bir şekilde işini aksatmadan çalışan insanların akşamları tıklım tıklım restoranları doldurup başka bir güne hazır hale gelmeleri.