Angeles Santos bir keşif oldu. Katalan sürrealist ressamın eserlerinden bazılarını Kraliçe Reina Sofia Müzesi’nde gördüm.
Üst katlardaki bir tabloda dört kadın karakter bir odanın içinde, oda ya da başka bir mekan, sanki reel bir yer değil de gerçek üstü bir yerde, duruyorlar, biri kitap okuyor, bir diğeri sigara içiyor, karşıdaki bize bakan tablonun dışındaki birini seyrediyor sanki… Bu tablodaki dört kadının halinde daha ilk baktığınızda sizi çarpan bir yanı var, hem çok yalnız hem çok güçlü görünüyorlar. Meğerse tablo çok meşhur bir tablodan esinlenmiş, José Gutiérrez Solana’nın La Tertulia del Café de Pombo, Café Pombo’da buluşma tablosundan… Santos kendi ‘buluşması’nı resmetmiş, bir sanat eleştirmenine göre Santos ‘yeni nesnecilik’ akımının bir örneğini veriyor bu eserinde.
Bu tablonun tam karşısındaki duvarda oldukça farklı, sür reel diye tanımlanabilecek başka bir eseri. ‘Bir Dünya’ isimli bu resimde büyük başlı kadınlar sanki uzayda başka bir düzlemde dünyanın etrafındalar, ama bildiğimiz dünya daire olmaktan çıkmış, küp şekline gelmiş, kadınlar güneşin yansımasıyla parlayan yıldızları yakıyor, bazıları enstrüman çalıyorlar. Bunun da bir hikayesi olduğunu öğreniyorum. Ressam, Juan Ramon Jimenez isimli bir şairin yeşil yıldızları söndüren melekleri anlattığı dizelerinden almış. Resimde orjinal şeklini kaybetmiş, kübik bir biçimde bir dünya ortada dururken etrafındaki büyük kafalı kadınlar ellerinde taşıdıkları güneşten aldıkları ateşle yıldızları parlatıyorlar, bazıları ise müzik enstrümanı çalıyorlar. Yapıldığı dönemde sanatın tüm dalları etkilemiş ‘büyülü gerçekçilik’ akımının da etkisini hissetmek mümkün.