Türk gezginler için tanıdık bir yer Kaş. Nasıl Bodrum’a, Çeşme’ye giden belli bir kitle varsa Kaş’ın da kendine has bir kitlesi var: şehirli ve eğitimli, kendi halinde, kalabalıklardan uzak olmayı seven, ve hep buraya geri dönenlerin adresi. Yakınındaki iki havaalanına görece uzak kalması, lüks ve kitle turizmine uygun otellerin bulunmaması, arkasında dağların, önünde ve ilerisinde uzanan yarımadanın, Yunan adasının, Limanağzı’nın verdiği boyut, soğuk sularının taşlarla kaplı kıyıları, dalış noktaları… Üç sene sonra geldiğimde sezon sonu olsa da bu sefer değişmekte olan bir yer buluyorum: bakir bir koy beach’e dönüşmüş, fiyatlar artmış, planlanan Kaputaş Plajı’nın arkasından geçecek olan yol projesi, havalimanı projesi, vs. Kaş’ı kitle turizmine açmaya hazırlanan bir takım projelerden bahsediliyor… Kaş yarımadasının kayalıkları üzerine inşaat yapılmasının güç olacağını düşünerek ve çok da değiştiremeyeceklerine inanarak teselli ediyoruz kendimizi… Eğer hala Kaş’a gelmemiş olanlar varsa sizlere birkaç öneri: araba kiralama imkanınız varsa Dalaman’dan çıkıp Fethiye koylarını gezerek Kalkan’a kadar gelin. Türkiye’deki en güzel yollardan biri Kalkan Kaş arası solunuzda dağın sağınızda denizin uzandığı kıvrımlı yol. Kalkan’dan hemen sonra meşhur Kaputaş plajı. Kaş’ın merkezinde Küçük Çakıl, Büyük Çakıl gibi biri kayalıklardan, diğeri kumsaldan denize girebileceğiniz iki nokta var; teknelerle karşıdaki koy Limanağzı’na geçebilirsiniz. Yarımadada yine kayalıklardan gireceğiniz noktalar bulacaksınız. 40 dakikalık bir yolculuktan sonra ulaşacağınız Kekova’dan kalkan teknelerle karayolundan ulaşamayacağınız koyları keşfetmeye çıkabilirsiniz. Ve son olarak buraların Bodrum ve Çeşme gibi İstanbullu üst orta sınıfı ağırlayan lüks ve sosyetik tatil beldelerine dönüşmemesi için siz de sesinizi çıkarmak istiyorsanız change.org'daki kampanyalara katılabilirsiniz.