Önce aklım karışıyor. Demek Singer aslında Rus markasıymış diye düşünüyorum. Sonra aklımın karışmaması gerektiğini, çoğumuzun bildiği gibi ünlü dikiş markası Singer`in Alman markası olduğunu ancak St. Petersburg`da da esaslı bir ofis binası olduğunu öğreniyorum. St. Petersburg`un en havalı ve ünlü caddesi Nevsky Caddesinin üzerine konuşlanmış bu bina, bence St. Petersburg`un en etkileyici mimarı yapısı olan Kazan Katedrali`nin de tam karşısında. Her ne kadar önce Singer markası o dönem inşa edilen New York City binalarının bir benzeri gibi St. Petersburg`da da bir gökdelen inşasına niyetlense de, o dönem St. Petersburg`da bugün Hermitage Müzesi olarak hizmet eden Kış Sarayından daha yüksek yapıya izin olmadığı için alçak bir bina olarak inşa ediliyor. İyi ki de öyle oluyor, St. Petersburg ve gökdelen fikren kafamda bağdaştıramıyorum o gökdelen ne denli zarif olursa olsun.
Uzun süre Singer`in idari ofisine ev sahipliği yapan bu binanın bugünkü bir diğer adı da “Kitaplar Evi”. Rus Devrimi sonrası bir yayın evine verilen bu bina bugün de kitapçı ve yukarısındaki Singer Cafe olarak hizmet veriyor. Altı kat yüksekliğinde olan bu binanın Dökülen Kan Kilisesi ve karşısındaki Kazan Katedralini gölgede bırakmaması da inşasında gözetilen bir diğer unsur olmuş. St. Petersburg`da en sevdiğim aktivitelerden birisi Singer Kafe`de oturup 1811 yılında Roma`daki Aziz Petrus Bazikilasından esinlenerek inşa edilen Kazan Katedralini seyretmek oluyor. St. Petersburg hem iç mimarisi hem de şehrin genel silueti ile size eski dönem Rusya’sındaymış hissini gayet başarıyla veren bir şehir. Öyle bir oyunun içine girmek isterseniz, oyununuzu ve görüntüyü bozacak pek fazla mimarı yapı yok ne mutlu ki.